toplayan fluaat- ayniye gibi zahirî ve bâtnî bütün duygu-
larn ayr ayr âlemlere her biri birer anahtar olmalar, yi-
ne o Sâni-i Hakîm, o Fâtr- Alîm, o Hâlk- Rahîm, o
Rezzak- Kerîmin vücub-u vücudunu ve vahdet ve ehadi-
yetini ve kemal-i rububiyetini günefl gibi gösterir.
flte, flu yukarda geçen on iki ayr ayr pencerelerden,
on iki vecihten bir pencere-i azam açlyor ki, on iki
renkli bir ziya-i hakikat ile Cenab- Hakkn ehadiyetini ve
vahdaniyetini ve kemal-i rububiyetini gösterir.
flte, ey bedbaht münkir! fiu daire-i arz kadar, belki
medar- senevîsi kadar genifl olan flu pencereyi ne ile ka-
patabilirsin? Ve Günefl gibi parlak olan flu maden-i nuru
ne ile söndürebilirsin ve hangi perde-i gaflette saklayabi-
lirsin?
Yedinci Pencere
fiu kâinat yüzünde serpilen masnuatn kemal-i inti-
zamlar ve kemal-i mevzuniyetleri ve kemal-i ziynetleri ve
icatlarnn sühuleti ve birbirine benzemeleri ve bir tek ft-
rat izhar etmeleri, nasl ki bir Sâni-i Hakîmin vücub-u
vücudunu ve kemal-i kudretini ve vahdetini gayet genifl
bir mikyasta gösteriyorlar. Öyle de:
Camit ve basit unsurlardan hadsiz ve ayr ayr ve
muntazam mürekkebatn icad, mürekkebat adedince,
yine o Sâni-i Hakîmin vücub-u vücuduna flahadet ve
vahdetine iflaret etmekle beraber;
SÖZLER | 1073
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
kemal-i kudret:
kudretin mü-
kemmelli¤i.
kemal-i mevzuniyet:
mükem-
mel derecede ölçülü olma.
kemal-i rububiyet:
rububiyetin
mükemmelli¤i; Allahn bütün
varlklara muhtaç olduklar fleyle-
ri vermesi, onlar, yetifltirmesi,
uyum içinde idare ve sevk etme-
sinin mükemmelli¤i.
kemal-i vahdet:
birli¤in mükem-
melli¤i.
kemal-i ziynet:
mükemmel bir
süsleme.
maden-i nur:
nur kayna¤.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
medar- senevî:
dünyann günefl
etrafnda dönerken takip etti¤i
yörünge.
mikyas:
ölçek, ölçü.
muntazam:
düzenli.
münkir:
inkâr eden.
mürekkebat:
iki veya daha çok
maddenin karflmasndan mey-
dana gelmifl fleyler.
pencere-i azam:
büyük pencere.
perde-i gaflet:
gaflet perdesi,
gerçekleri görmeye engel olan
perde, önemsememezlik.
Rezzak- Kerîm:
ikram sahibi
olan rzk verici; Cenab- Hak.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi sanatla ve
hikmetle yaratan Allah.
sühulet:
kolaylk.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
fluaat- ayniye:
gözün flnlara
benzetilen görme kabiliyeti, göz
feri.
unsur:
madde, element.
vahdaniyet:
Allahn varl¤ ve
birli¤i, Allahn bir oluflu.
vahdet:
birlik.
vecih:
yön.
vücub-u vücut:
varl¤ gerekli ol-
mak, olmamas imkânsz olmak.
zahirî:
görünen, dfl.
ziya-i hakikat:
hakikat fl¤.
adet:
say, miktar.
âlem:
dünya.
bâtnî:
iç, görünmeyen.
bedbaht:
baht kara, zavall.
camit:
cansz.
Cenab- Hak:
Allah.
daire-i arz:
yer küre, dünya.
ehadiyet:
birlik, Allahn birli-
¤inin her bir fleyde tecelli et-
mesi.
Fâtr- Alîm:
her fleyi bilen ve
harika üstün sanatyla yara-
tan, sonsuz ilim sahibi.
ftrat:
yaratlfl.
gayet:
son derece, çok.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
Hâlk- Rahîm:
sonsuz mer-
hamet ve flefkat sahibi yara-
tc, Allah.
icat:
yoktan var etme, yarat-
ma.
izhar:
gösterme, aç¤a vurma.
kâinat:
bütün âlemler, varlk-
lar.