yetifltirdi. Demek, o küllî ve umumî desatiri içinde, husu-
sî ihsanat, hususî imdatlar, hususî cilveleri var ki; her
fley, her vakit, her haceti için Ondan istimdat eder, Ona
bakabilir.
Sonra, her menzilden, her tabakadan, her âlemden,
her taifeden, her fertten, her fleyden, kendini göstere-
cek, yani vücudunu ve vahdetini bildirecek pencereler
açmfl. Her kalp içinde bir telefon brakmfl.
fiimdi, flu hadsiz pencerelerden, elbette haddimizin
fevkinde olarak bahse giriflemeyece¤iz. Onlar ilm-i mu-
hit-i lâhîye havale edip, yalnz ayat- Kurâniyenin lema-
at olan otuz üç pencereyi Otuz Üçüncü Sözün Otuz
Üçüncü Mektubunun, namazdan sonraki tesbihatn otuz
üç aded-i mübare¤ine muvafk olmak için, Otuz Üç Pen-
cereye icmalî ve muhtasar bir surette iflaret edip, izahn
sair Sözlere havale ederiz.
Birinci Pencere
Bilmüflahede görüyoruz ki, bütün eflya, hususan zîha-
yat olanlarn pek çok muhtelif hacat ve pek çok müte-
nevvi metalibi vardr. O matlâplar, o hacetleri ummad-
¤ ve bilmedi¤i ve eli yetiflmedi¤i yerden münasip ve lâ-
yk bir vakitte onlara veriliyor, imdada yetifltiriliyor. Hâl-
buki, o hadsiz maksutlarn en küçü¤üne o muhtaçlarn
kudreti yetiflmez, elleri ulaflmaz.
aded-i mübarek:
mübarek say-
lar.
âlem:
dünya.
ayat- Kurâniye:
Kurânn ayet-
leri.
bahse giriflmek:
anlatmaya çalfl-
mak.
bilmüflahede:
bizzat flahit olarak.
cilve:
görünme; yansma.
desatir:
düsturlar, kanunlar; ölçü-
ler.
elbette:
kesinlikle.
eflya:
varlklar.
fert:
flahs.
fevk:
üst.
hacat:
ihtiyaçlar.
hacet:
ihtiyaç.
had:
yetki.
hadsiz:
snrsz, saysz.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu flu-
dur ki
havale:
brakma.
hususan:
özellikle.
hususî:
özel.
icmalî:
ksaca.
ihsanat:
iyilikler, ba¤fllar.
ilm-i muhit-i lâhiye:
Allahn
her fleyi kuflatan ilmi.
imdat:
yardm.
istimdat:
yardm isteme.
iflaret etme:
bildirme, dikkat
çekme.
izah:
ayrntl açklama.
kalp:
gönül.
kudret:
güç, kuvvet.
küllî:
büyük; her yerde geçer-
li, kapsaml.
lâyk:
uygun.
lemaat:
parltlar.
maksut:
istenilen fley.
matlâp:
istek, arzu.
menzil:
yer.
metalip:
istekler, arzular.
muhtaç:
ihtiyac olan.
muhtasar:
ksa, özet.
muhtelif:
çeflitli.
muvafk:
uygun.
münasip:
uygun.
mütenevvi:
çeflitli, farkl.
sair:
di¤er, baflka.
sfat:
hâl, keyfiyet, nitelik.
suret:
biçim, flekil.
taife:
gurup, topluluk.
tesbihat:
Allah bütün kusur
ve noksanlardan yüce tutup
Onu flanna lâyk ifadelerle
anan sözler.
umumî:
umuma ait, genel.
vahdet:
birlik.
vakit:
zaman.
vücut:
varlk.
zîhayat:
hayat sahibi, canl.
1066 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ