,»
p
aÉn
c Én
j ,*n
G BÉ n
j ?
p
VGn
ôr
en
G p
?r
°TGn
h »
u
æn
Y r
Rn
hÉn
én
Jn
h »
p
Hƒo
fo
P
p
‹r
ôp
Ør
ZÉn
a
»
u
æn
Y o
?r
YÉn
a ?
p
aÉn
©o
e Én
j ,o
Ë
p
ôn
cÉn
j ,?
p
aÉn
°T Én
j ,o
º«
p
Mn
Q Én
j ,?
p
aG n
h Én
j , u
Ün
Q Én
j
n
?p
àn
ªr
Mn
ôp
H Gk
ón
Hn
G »
u
æn
Y n
¢Vr
QGn
h m
A B G n
O u
?o
c r
øp
e
p
Ⱦ p
aÉn
Yn
h m
Ör
fn
P u
?o
c r
øp
e
2
n
Ú
p
``n
ŸÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
?r
G p
¿n
G r
ºo
¡j'
ƒr
Yn
O o
ôp
N'
G n
h
1
@ n
Ú
p
ªp
MGs
ôdG n
ºn
Mr
Qn
G BÉ n
j
®
SÖZLER | 1063
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
bedel:
karfl›l›k.
Cevâd:
çok cömert, ihsan› çok.
defeden:
uzaklaflt›ran.
dua:
s›¤›nma dileme, yalvarma.
ebediyen:
sonsuza kadar.
Emin:
güvenilir.
Erhamerrâhimîn:
en merhametli.
günah:
cezay› gerektiren dav-
ran›fl, dinin yasaklar›.
hamd:
minnet, flükran hissi.
ikram:
lütuf, ba¤›fl.
Kâfi:
bütün ihtiyaçlara cevap
veren.
kemal:
kusursuzluk, olgunluk.
Kerîm:
ikram ve ihsan› bol olan.
kul:
insan, abd.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
mâni:
engel.
mazhar:
nail olmufl, ermifl.
mazhar eylemek:
nail olmak,
eriflmek.
miskin:
fakir, yoksul.
Muafi:
belây› defeden.
Mucîb:
yaratt›klar›n›n tüm istek-
lerine cevap veren Allah.
musibet:
felâket, belâ.
muttas›f:
vas›fland›ran.
müptelâ:
tutkun, düflkün.
Rab:
besleyip büyüten, terbiye
eden.
Rahîm:
çok ba¤›fllay›c› olan Allah.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme.
r›za:
hoflnutluk, memnunluk.
s›fat:
nitelik, özellik.
fiâfi:
hastal›klara flifa veren Allah.
flefkat:
ac›ma, koruma.
flifa:
bedenî ve ruhî hastal›klar-
dan kurtulma.
vaat:
söz verme, üstüne alma.
Vâfi:
sözünde duran, yeterli olan
Allah.
Sen her türlü zarar ve korkudan uzak Emîn’sin, ben ise maddî ve manevî korkular içinde bi-
riyim. • Sen cömertlik sahibi Cevad’s›n, ben ise Senin cömertli¤ine muhtaç bir miskinim.
Sen kullar›n›n dualar›na cevap veren Mucîb’sin, ben ise Sana yalvaran duac›y›m. • Sen flifa
veren fiâfi’sin, ben ise türlü türlü dertlere müptelâ bir hastay›m.
1.
Öyleyse ise Sen benim günahlar›m› affet, hatalar›m› ba¤›flla, hastal›klar›ma flifa ver, ey bü-
tün kemal s›fatlarla muttas›f olan Allah, ey her fleye bedel, her fleye yeten Kâfi, ey mahlûka-
t›n› besleyip büyüten ve mânilerini defeden Rab, ey vaadini mutlaka yerine getiren Vâfi, ey
kullar›na pek flefkatli olan Rahîm, ey maddî ve manevî hastal›klara flifa veren fiâfi, ey ikram
ve ihsan› bol olan Kerîm, ey belâ ve musibetleri def’ edip afiyet veren Muâfi! Benim bütün
günahlar›m› ba¤›flla, her türlü hastal›¤a karfl› bana afiyet ver, beni ebediyen r›zana mazhar
eyle. Bunu rahmetinle ihsan eyle ey Erhamerrâhimîn.
2.
Onlar›n dualar›, “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun” sözleriyle sona erer. (Yunus
Suresi: 10.)