ve kadim olan hat›ratlar›n› birbirine nakledip e¤lendir-
meleri suretinde, firaks›z, safî bir muhabbet ve sohbet
suretinde, ahbaplar›yla görüfltürece¤i, Kur’ân’›n nass›yla
sabittir.
ALTINCI ‹fiARET
Enbiya ve evliyaya Kur’ân’›n tarif etti¤i tarzda muhab-
betin neticesi: O enbiya ve evliyan›n flefaatlerinden ber-
zahta, haflirde istifade etmekle beraber, gayet ulvî ve on-
lara lây›k makam ve füyuzattan o muhabbet vas›tas›yla
istifaza etmektir. Evet,
1
s
Ön
Mn
G r
øn
e n
™n
e o
Ar
ôn
ª r
dn
G
s›rr›nca, adî bir
adam, en yüksek bir makama, muhabbet etti¤i âlima-
kam bir zat›n tebaiyetiyle girebilir.
YED‹NC‹ ‹fiARET
Güzel fleylere ve bahara meflru muhabbetin, yani, “Ne
kadar güzel yap›lm›fl” nazar› ile o âsâr›n arkas›ndaki
ef’alin güzelli¤ini ve intizam›n› ve intizam-› ef’al arkas›n-
daki güzel esman›n cilvelerini ve o güzel esman›n arka-
s›nda s›fât›n tecelliyat›n› ve hakeza, sevmekli¤in neticesi
ise, dâr-› bekada o güzel gördü¤ü masnuattan bin defa
daha güzel bir tarzda, esman›n cilvesini ve esma içinde-
ki cemal ve s›fât›n› Cennette görmektir. Hatta ‹mam-›
Rabbanî Rad›yallahü Anh demifl ki: “
Letaif-i Cennet, cil-
ve-i esman›n temessülât›d›r
.” Teemmel!
adî:
baya¤›.
ahbap:
dostlar.
âlimakam:
makam› yüksek.
âsâr:
eserler.
berzah:
ruhlar›n k›yamete kadar
bekleyece¤i, dünya ile ahiret ara-
s›ndaki yer.
cemal:
güzellik.
cilve:
tecelli.
cilve-i esma:
Allah’›n isimlerinin
varl›klardaki eseri.
dâr-› beka:
bâkî ve sonsuz dün-
ya.
ef’al:
fiiller, ifller.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
esma:
isimler.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
firak:
ayr›l›k.
füyuzat:
feyizler, manevî bolluk
ve bereketler.
gayet:
çok, son derece.
hadis:
Hz. Peygamberin sözü.
hakeza:
böylece, bunun gibi.
haflir:
Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›.
hat›rat:
hat›ralar.
intizam:
düzgünlük, düzen.
intizam-› ef’al:
fiil ve hareketler-
deki düzenlilik.
istifade:
faydalanma.
istifaza:
feyizlenme.
kadim:
eski, geçmifl.
lây›k:
uygun, münasip.
Letaif-i Cennet:
Cennetin güzel-
likleri.
makam:
Allah kat›ndaki manevî
mertebe..
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
meflru:
fleriata uygun.
nakletmek:
anlatmak, aktarmak.
nas:
aç›k hüküm.
nazar:
bak›fl.
netice:
sonuç.
safî:
saf, halis, samimî.
suret:
biçim, flekil, tarz.
s›fat:
vas›f.
flefaat:
Hz. Peygamberin ve di¤er
salih kullar›n, baz› günahkâr
mü’minleri ba¤›fllamas›n› Al-
lah’tan dilemeleri.
tarz:
flekil, biçim, usul.
tebaiyet:
uyma.
tecelliyat:
tecelliler, görüntü-
ler.
teemmel:
iyice düflün.
temessülât:
görünmeler; bir
flekil veya surete girmeler.
ulvî:
yüksek, yüce.
vas›ta:
arac›l›k.
zat:
azamet ve ululuk sahibi
kifli.
1.
Kifli sevdi¤i ile beraberdir. (
Buharî
, Edep: 96;
Müslim
, Birr: 165;
Tirmizî
, Züht: 50.)
1058 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ