Sözler - page 1074

• hey’et-i mecmuas›yla gayet parlak bir tarzda kemal-i
kudretini ve vahdetini gösterdi¤i gibi;
• terkibat-› mevcudat tabir edilen terkip ve tahlil hen-
gâm›ndaki teceddütte nihayet derecede ihtilât ve kar›fl-
ma içinde nihayet derecede bir imtiyaz ve tefrik ile, me-
selâ topraktaki tohumlar›n ve köklerin çok kar›fl›k oldu-
¤u hâlde hiç flafl›rmayarak, bir surette sümbüllenmeleri-
ni ve vücutlar›n› temyiz ve tefrik etmek ve a¤açlara giren
kar›fl›k maddeleri yaprak ve çiçek ve meyvelere tefrik et-
mek ve hüceyrat-› bedene kar›fl›k bir surette giden g›daî
maddeleri kemal-i hikmetle ve kemal-i mizanla ay›r›p tef-
rik etmek, yine o
Hakîm-i Mutlak
ve o
Alîm-i Mutlak
ve
o
Kadîr-i Mutlak’
›n vücub-u vücudunu ve kemal-i kudre-
tini ve vahdetini gösterdi¤i gibi;
• zerreler âlemini hadsiz ve genifl bir tarla hükmüne
getirip, her dakikada kemal-i hikmetle ekip biçip, yeni
yeni kâinatlar mahsulât›n› ondan almak ve o camide,
âcize, cahile olan zerrata gayet fluurkârâne ve gayet ha-
kîmâne ve muktedirâne hadsiz muntazam vazifeleri gör-
dürmek, yine o
Kadîr-i Zülcelâl
’in ve o
Sâni-i Zülkemal
’in
vücub-u vücudunu ve kemal-i kudretini ve azamet-i rubu-
biyetini ve vahdetini ve kemal-i rububiyetini gösterir.
‹flte, bu dört yol ile, büyük bir pencere Marifetullaha
aç›l›r ve büyük bir mikyasta, bir
Sâni-i Hakîm
’i akla gös-
terir.
fiimdi, ey bedbaht gafil! fiu hâlde Onu görmek ve ta-
n›mak istemezsen akl›n› ç›kar at, hayvan ol, kurtul!
âciz:
güçsüz.
âlem:
dünya.
Alîm-i Mutlak:
sonsuz ve s›n›rs›z
ilim sahibi Allah.
azamet-i rububiyet:
Allah’›n bü-
tün varl›klara muhtaç olduklar›
fleyleri vermesi, onlar›, yetifltir-
mesi, uyum içinde idare ve sevk
etmesinin büyüklü¤ü.
bedbaht:
bahts›z, zavall›.
cahil:
bilgisiz.
camit:
cans›z.
gafil:
gerçekleri görmeyen,
önemsemeyen, iyi düflünmeyen.
gayet:
son derece, çok.
g›daî:
g›dayla ilgili, besleyici.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakîmâne:
belirli gayeleri göze-
terek, faydal› ve yerli yerinde ola-
rak.
Hakîm-i Mutlak:
sonsuz hikmet
sahibi ve her fleyi her hangi bir
kayda ve flarta ba¤l› olmaks›z›n
gayeli ve faydal› yaratan Allah.
hengâm:
zaman, an.
hey’et-i mecmua:
hepsi birden,
tamam›.
hüceyrat-› beden:
beden hücre-
leri.
ihtilât:
kar›fl›kl›k.
imtiyaz:
ayr›lma, farkl›l›k.
iflaret:
gösterme.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kay›t ve
flarta tâbi olmaks›z›n her fleye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi,
Allah.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük, haflmet ve kudret sahibi, Al-
lah.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kemal-i hikmet:
tam ve mükem-
mel bir hikmet.
kemal-i kudret:
kudretin mü-
kemmelli¤i.
kemal-i mizan:
ölçünün tam ve
kusursuz oluflu, tam ölçü.
kemal-i rububiyet:
Allah’›n bü-
tün varl›klara muhtaç olduklar›
fleyleri vermesi, onlar›, yetifltir-
mesi, uyum içinde idare ve sevk
etmesinin mükemmelli¤i.
kemal-i vahdet:
birli¤in mükem-
melli¤i.
mahsulât:
ürünler.
Marifetullah:
Allah’› bilme, isim
ve s›fatlar›yla tan›ma.
mikyas:
ölçü, ölçek.
muktedirâne:
tam bir güç ve ik-
tidarla.
muntazam:
düzenli.
nihayet:
son derece, çok.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi sanat-
la ve hikmetle yaratan Allah.
Sâni-i Zülkemal:
sonsuz ke-
mal sahibi ve her fleyi sanatla
yaratan Allah.
suret:
flekil, biçim.
sümbüllenme:
baflak ve çi-
çek verme.
fluurkârâne:
bilinçli bir flekil-
de.
tabir etme:
adland›rma.
tahlil:
çözümleme, ay›rma.
tarz:
biçim, flekil.
teceddüt:
tazelenme, yeni-
lenme.
tefrik:
ay›rma.
temyiz:
ay›rma.
terkibat-› mevcudat:
varl›k-
lar›n de¤iflik elementlerin bir-
leflmesiyle meydana geliflleri.
terkip:
birlefltirme.
vahdet:
birlik.
vücub-u vücut:
varl›¤› gerek-
li olmak, olmamas› imkâns›z
olmak.
vücut:
varl›k, beden; flekil ve
yap›.
zerrat:
en küçük parçalar,
atomlar.
zerre:
en küçük parça, atom.
1074 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,1064,1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071,1072,1073 1075,1076,1077,1078,1079,1080,1081,1082,1083,1084,...1482
Powered by FlippingBook