Sözler - page 1035

belki ba¤istan-› rahmete aç›lan bir kap› oldu¤unu göste-
rir.
Hem, mü’mine der: ‹htiyar›n cüz’î ise, kendi Malikinin
irade-i külliyesine iflini b›rak. ‹ktidar›n küçük ise, Kadîr-i
Mutlak’›n kudretine itimat et. Hayat›n az ise, hayat-› bâ-
kiyeyi düflün. Ömrün k›sa ise, ebedî bir ömrün var; me-
rak etme. Fikrin sönük ise, Kur’ân’›n günefli alt›na gir.
‹man›n nuruyla bak ki, y›ld›z böce¤i olan fikrin yerine
her bir ayet-i Kur’ân, birer y›ld›z misillü sana ›fl›k verir.
Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir se-
vap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz ar-
zular›n, makas›d›n varsa, onlar› düflünüp muztarip olma;
onlar bu dünyaya s›¤›flmaz, onlar›n yerleri baflka diyard›r
ve onlar› veren de baflkad›r.
Hem der: Ey insan! Sen kendine malik de¤ilsin. Sen,
kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i
Zat-› Zülcelâl’in memlûküsün. Öyle ise sen, kendi haya-
t›n› kendine yükleyip zahmet çekme; çünkü, hayat› ve-
ren Odur, idare eden de Odur. Hem, dünya sahipsiz de-
¤il ki, sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek eh-
valini düflünüp merak etme. Çünkü, onun sahibi Ha-
kîm’dir, Alîm’dir; sen de misafirsin, fuzulî olarak kar›fl-
ma, kar›flt›rma.
Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudat bafl›bofl de¤il-
ler; belki vazifedar memurdurlar, bir Hakîm-i Rahîm’in
nazar›ndad›rlar. Onlar›n âlâm ve meflakkatlerini düflü-
nüp, ruhuna elem çektirme. Ve onlar›n Hâl›k-› Rahîm’i-
nin rahmetinden daha ileri flefkatini sürme. Hem, sana
SÖZLER | 1035
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
Hâl›k-› Rahîm:
sonsuz merhamet
ve flefkat sahibi yarat›c›, Allah.
hayat-i bâkiye:
bâkî, sonsuz ha-
yat.
idare:
çekip çevirme, yönetme.
ihtiyar:
tercih, irade.
iktidar:
güç yetme, kuvvet.
iman:
inanma.
irade-i külliye:
Cenab-› Hakk›n
her fleye hâkim olan ve her fleyi
içine alan iradesi.
itimat:
güvenme, dayanma.
Kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kay›t ve
flarta tâbi olmaks›z›n her fleye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi,
Allah.
kudret:
kuvvet, iktidar.
makas›d:
maksatlar.
malik:
sahip.
memlûk:
kul, köle.
meflakkat:
zahmet, s›k›nt›.
mevcudat:
var olan her fley,
mahlûklar.
misillü:
benzeri.
muztarip:
›zt›rapl›, ac› çeken.
mü’min:
inanan.
nazar:
bak›fl, dikkat.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
par›lt›, ›fl›k.
Rahîm-i Zat-› Zülcelâl:
büyüklük
sahibi ve çok flefkatli olan Cenab-
› Hak.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
flefkat gösterme.
sevap:
hay›rl› bir ifle karfl› Allah
taraf›ndan verilen mükâfat.
flefkat:
ac›yarak, içten ve karfl›l›k-
s›z merhamet.
vazifedar:
vazifeli.
zahmet:
s›k›nt›, meflakkat.
âlâm:
kederler, elemler.
Alîm:
her fleyi hakk›yla bilen
Allah.
arzu:
istek, heves.
ayet-i Kur’ân:
Kur’ân ayeti.
ba¤istan-› rahmet:
rahmet
bahçesi.
cüz’î:
az, küçük.
diyar:
memleket.
ebedî:
zevalsiz, sonu olma-
yan.
ehval:
korkular.
elem:
üzüntü, tasa.
emel:
ümit, arzu.
fuzulî:
bofluna, gereksiz.
hadsiz:
s›n›rs›z.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan
Allah.
Hakîm-i Rahîm:
her fleyi ga-
ye ve hikmetlerle yaratan,
çok çok merhametli, Allah.
1...,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031,1032,1033,1034 1036,1037,1038,1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,...1482
Powered by FlippingBook