tecziye etmekle, mazlumlar›n intikamlar›n› almaktan na-
s›l memnun olur, bir zevk al›r.
‹flte,
Hakîm-i Mutlak
ve
Âdil-i Bilhak
ve
Kahhar-› Zül-
celâl
, de¤il yaln›z cin ve inste, belki bütün mevcudatta ih-
kak-› haktan, yani, her fleye hakk-› vücudu ve hakk-› ha-
yat› vermekten ve vücut ve hayat›n› mütecavizlerden
muhafaza etmekten ve dehfletli mevcutlar› tecavüzlerden
tevkif ve durdurmaktan, hususan mahflerde ve dâr-› ahi-
rette cin ve insin muhakemesinden baflka, bütün zîhaya-
ta karfl› tecelli-i kübra-i adl ve hikmetten gelen maani-i
mukaddeseyi k›yas edebilirsin.
‹flte flu üç misal gibi, bin bir esma-i ‹lâhiyenin her bi-
rinde pek çok tabakat-› hüsün ve cemal ve fazl ve kemal
bulundu¤u gibi, pek çok meratib-i muhabbet ve iftihar ve
izzet ve kibriya vard›r.
‹flte bundand›r ki,
Vedûd
ismine mazhar olan muhak-
kikîn-i evliya, “
Bütün kâinat›n mayesi, muhabbettir. Bü-
tün mevcudat›n harekât›, muhabbetledir. Bütün mevcu-
dattaki incizap ve cezbe ve cazibe kanunlar›, muhabbet-
tendir
” demifller. Onlardan birisi demifl:
¢ùrªn°T â°r
ùn
e räGn
ƒ'
ªn
°S â°rùn
e r?ƒo
éo
f âr°ùn
e r?n?n
e â°rùne r
?n
?n
a
â°rùn
e räÉnÑn
f â°rùne rôp°UÉn
æn
Y â°r
ùne rÚ/
en
R â°r
ùn
e rônªn
b â°rùne
¬nªn
g â°rùne räÉn«nM i/
P rôn
°SGn
ôn
°S â°rùne rôn°ûnH â°rùne rôn
én°T
â°rùnà°rùn
e rQn
O â°rùne rônHGn
ôn
H räGn
OƒoLrƒne päGsQn
P
Yani, muhabbet-i ‹lâhiyenin tecellisinde ve o flarab-›
muhabbetten herkes istidad›na göre mesttir. Malûmdur
Âdil-i Bilhak:
hak ve adaletle ifl
gören Allah.
cazibe:
cezp edicilik, çekicilik.
cemal:
iç ve d›fl güzelli¤i.
cezp:
çekilme.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
dâr-› ahiret:
ahiret yurdu.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
fazl:
fazilet, erdem.
Hakîm-i Mutlak:
sonsuz hikmet
sahibi ve her fleyi her hangi bir
kayda ve flarta ba¤l› olmaks›z›n
gayeli ve faydal› yaratan Allah.
hakk-› hayat:
yaflama hakk›.
hakk-› vücut:
var olma hakk›.
harekât:
hareketler.
hususan:
bilhassa, özellikle.
iftihar:
övünme.
ihkak-› hak:
hakl›ya hakk›n› ver-
me.
incizap:
cezp edilme, çekilme.
ins:
insan.
intikam:
öç alma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
izzet:
itibar, fleref.
Kahhar-› Zülcelâl:
kay›ts›z flarts›z
galip ve her an kahretmeye gücü
yeten büyüklük sahibi Allah.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kemal:
yetkinlik, taml›k, mükem-
mellik.
kibriya:
azamet, büyüklük.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
maani-i mukaddese:
mukaddes,
saf manalar.
mahfler:
k›yamette ölülerin dirilip
toplanacaklar› yer.
malûm:
bilinen.
maye:
as›l, esas.
mazhar:
nail olma, flereflenme.
mazlum:
zulme u¤ram›fl.
memnun:
hoflnut.
meratip-i muhabbet:
sevginin
dereceleri.
mest:
keyifle kendinden geçmifl.
mevcudat:
var olan her fley,
mahlûklar.
mevcut:
haz›r bulunan.
misal:
örnek.
muhabbet:
sevgi, dostluk.
muhabbet-i ‹lâhiye:
Allah sevgi-
si.
muhafaza:
koruma.
muhakeme:
düflünme, ak›l
yürütme.
muhakkikîn-i evliya:
do¤ru-
yu araflt›rarak bulan Allah
dostlar›.
mütecaviz:
tecavüz eden,
sald›ran.
flarab-› muhabbet:
sevgi,
muhabbet flerbeti.
tabakat-i hüsün:
güzellik de-
receleri.
tecavüz:
sald›rma.
tecelli:
görünme.
tecelli-i kübra-i adl ve hik-
met:
Cenab-› Hakk›n adaleti-
nin, hikmetinin ve büyük ga-
yelerin görünmesi.
tecziye:
cezaland›rma.
tevkif:
durdurma.
Vedûd:
çok flefkatli olan ve
çok sevgi beslenen, seven ve
sevilen Allah.
vücut:
var olma.
zîhayat:
hayat sahibi.
1016 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ