eden o Habibini ve onun arkasnda olanlar sever; ve
mahlûkatnn mehasinini sevmesiyle, o mehasin-i ahlâ-
kn umumunu cami olan o Habib-i Ekremini ve onun et-
ba ve ihvann sever, muhabbet eder.
Üçüncü Remiz:
Umum kâinattaki umum kemalât, bir Zat- Zülcelâlin
kemalinin ayatdr ve cemalinin iflaratdr; belki hakikî ke-
maline nispeten, bütün kâinattaki hüsün ve kemal ve ce-
mal, zayf bir gölgedir. fiu hakikatin befl hüccetine icma-
len iflaret ederiz.
Birinci Hüccet:
Nasl ki mükemmel, muhteflem,
münakkafl, müzeyyen bir saray, mükemmel bir ustalk,
bir dülgerli¤e bilbedahe delâlet eder; ve mükemmel fiil
olan o dülgerlik, o nakkafllk, bizzarure mükemmel bir fa-
ile, bir ustaya, bir mühendise ve nakkafl ve musavvir
gibi ünvan ve isimleriyle beraber delâlet eder; ve mü-
kemmel o isimler dahi, flüphesiz o ustann mükemmel,
sanatkârâne sfatna delâlet eder; ve o kemal-i sanat ve
sfat, bilbedahe o ustann kemal-i istidadna ve kabiliyeti-
ne delâlet eder; ve o kemal-i istidat ve kabiliyet, bizzaru-
re o ustann kemal-i zatna ve ulviyet-i mahiyetine delâ-
let eder.
Aynen öyle de, flu saray- âlem, flu mükemmel, mü-
zeyyen eser, bilbedahe gayet kemaldeki efale delâlet
eder. Çünkü, eserdeki kemalât, o efalin kemalâtndan
ileri gelir ve onu gösterir.
SÖZLER | 1009
O
TUZ
KNC
S
ÖZ
dafllar, kardefller.
istihsan:
güzel bulma, be¤enme.
kabiliyet:
yetenek, anlayfl, ka-
bul edilebilirlik.
kâinat:
bütün âlemler, varlklar.
kemal:
kusursuzluk, mükemmel-
lik.
kemalât:
faziletler, mükemmel-
likler.
kemal-i istidat:
mükemmel ka-
biliyet.
kemal-i sanat:
sanattaki mü-
kemmellik.
kemal-i zat:
zatn kemali.
mahlûkat:
Allah tarafndan yara-
tlanlar.
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
mehasin-i ahlâk:
ahlâk güzelli¤i.
muhteflem:
ihtiflaml, görkemli.
musavvir:
tasvir eden, flekil ve
suret veren.
mükemmel:
olgun, tam, eksiksiz,
noksansz, kâmil.
münakkafl:
nakfll.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl.
nakkafl:
nakfl yapan.
nispeten:
kyasla, oranla.
remiz:
iflaret.
sanatkârâne:
sanatkârca.
saray- âlem:
âlem saray.
sfat:
nitelik, vasf.
ulviyet-i mahiyet:
mahiyetinde-
ki yücelik.
umum:
bütün, hepsi.
ünvan:
ad, flöhret.
Zat- Zülcelâl:
celâl ve büyüklük
sahibi olan Cenab- Hakkn Zat.
ayat:
Kurân ayetleri.
bilbedahe:
açktan, aflikâr
olarak.
bizzarure:
ister istemez,
mecburen.
cami:
toplayan, içine alan.
cemal:
güzellik.
delâlet:
delil olma.
dülger:
marangoz, yap usta-
s.
efal:
fiiller, ifller.
etba:
uyanlar, tâbi olanlar.
fail:
ifli yapan.
fiil:
ifl.
gayet:
çok, son derece.
habip:
sevgili.
Habip-i Ekrem:
en cömert
sevgili olan Hz. Muhammed.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
hüccet:
delil.
hüsün:
güzellik.
icmalen:
ksaca, özetle.
ihvan:
candan dostlar, arka-