kinci Remiz:
Seyyid fierif-i Cürcanî, fierhül-Mevakfta demifl ki,
Sebeb-i muhabbet ya lezzet veya menfaat, ya müflake-
let (yani meyl-i cinsiyet), ya kemaldir. Çünkü, kemal
mahbub-u lizatihîdir. Yani, ne fleyi seversen; ya lezzet
için seversin, ya menfaat için, ya evlâda meyil gibi bir
müflakele-i cinsiye için, ya kemal oldu¤u için seversin.
E¤er kemal ise, baflka bir sebep, bir garaz lâzm de¤il. O,
bizzat sevilir. Meselâ, eski zamanda sahib-i kemalât in-
sanlar herkes sever onlara karfl hiçbir alâka olmad¤
hâlde istihsankârâne muhabbet edilir.
flte, Cenab- Hakkn bütün kemalât ve Esma-i Hüsna-
snn bütün meratipleri ve bütün faziletleri, hakikî kema-
lât olduklarndan, bizzat sevilirler; mahbubetünlizati-
hadrlar. Mahbub-u bilhak ve habib-i hakikî olan Zat-
Zülcelâl, hakikî olan kemalâtn ve sfât ve esmasnn gü-
zelliklerini kendine lâyk bir tarzda sever, muhabbet eder.
Hem, o kemalâtn mazharlar, âyineleri olan sanatn ve
masnuatn ve mahlûkatnn mehasinini sever, muhabbet
eder; enbiyasn ve evliyasn, hususan Seyyidül-Mürse-
lîn ve Sultanül-Evliya olan Habib-i Ekremini sever. Yani,
Kendi cemalini sevmesiyle, o cemalin âyinesi olan Habi-
bini sever; ve Kendi esmasn sevmesiyle o esmann
mazhar- camii ve zîfluuru olan o Habibini ve ihvann se-
ver; ve sanatn sevmesiyle, o sanatn dellâl ve teflhircisi
olan o Habibini ve emsalini sever; ve masnuatn sevme-
siyle, o masnuata karfl, Maflaallah, bârekâllah, ne ka-
dar güzel yaplmfllar! diyen ve takdir eden ve istihsan
alâka:
ilgi, ba¤.
âyine:
ayna.
bârekâllah:
Allah ne mübarek
yaratmfl.
bizzat:
kendisi.
cemal:
güzellik.
Cenab- Hak:
Allah.
dellâl:
ilân edici.
emsal:
kssalar, hikâyeler.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
esma:
isimler.
Esma-i Hüsna:
Allahn güzel
isimleri.
evliya:
velîler, Allah dostlar.
fazilet:
kifliyi ahlâkl, iyi hareket
etmeye yönelten manevî kuvvet,
erdem, iyilik, fayda.
garaz:
kin.
Habib-i Ekrem:
en cömert sevgili
olan Hz. Peygamber.
habib-i hakikî:
hakikî sevilmeye
lâyk olan.
habip:
sevgili.
habip:
sevilen, sevgili.
hakikî:
gerçek.
hususan:
özellikle.
ihvan:
kardefller.
istihsankârâne:
be¤enerek, gü-
zel bularak.
kemal:
kusursuzluk, mükemmel-
lik.
kemalât:
faziletler, mükemmel-
likler.
lâyk:
yakflr, uygun.
mahbubetünlizatiha:
zat için se-
vilen.
mahbub-u bilhak:
hakikate se-
vilmeye lâyk olan.
mahbub-u lizatihî:
bizzat sevi-
len.
mahlûkat:
Allah tarafndan yara-
tlanlar.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
maflaallah:
Allah dilemifl ve ne
güzel yapmfl.
mazhar:
zuhur etti¤i, göründü¤ü
yer, ayna.
mazhar- cami:
kapsaml görün-
me yeri.
mehasin:
güzellikler.
menfaat:
fayda.
meratip:
mertebeler.
meyil:
tutkunluk, sevme.
meyl-i cinsiyet:
cinsiyet meyli,
cinsî arzu.
muhabbet:
sevgi, sevme.
müflakele-i cinsiye:
soyla il-
gili yaknlk, akrabalk, soya
çekim.
müflakelet:
cinsî benzeyifl,
flekildeki benzeyifl.
remiz:
iflaret.
sahib-i kemalât:
kemalât sa-
hibi.
sebeb-i muhabbet:
sevgi ne-
deni.
Seyyidül-Mürselîn:
peygam-
berlerin bafl, seyyidi; Hz.
Peygamber
sfat:
nitelik, vasf.
Sultanül-Evliya:
bütün evli-
yann sultan; Hz. Muham-
med.
takdir:
tebrik etme, be¤eni.
teflhir:
sergi.
Zat- Zülcelâl:
celâl ve büyük-
lük sahibi Cenab- Hak.
zîfluur:
fluurlu, bilinç sahibi.
1008 | SÖZLER
O
TUZ
KNC
S
ÖZ