Sözler - page 1000

‹flte, umuma iman lâz›m olan haflrin mertebesi fludur
ki: “‹nsanlar öldükten sonra, ruhlar› baflka makamlara
gider. Cesetleri çürüyor, fakat insan›n cesedinden, bir çe-
kirdek, bir tohum hükmünde olacak acbüzzenep tabir
edilen küçük bir cüz’ü bâkî kal›p, Cenab-› Hak, onun üs-
tünde cesed-i insanîyi haflirde halk eder, onun ruhunu
ona gönderir.” ‹flte bu mertebe o kadar kolayd›r ki, her
baharda milyonlarla misali görülüyor.
‹flte, bazen flu mertebeyi ispat için ayat-› Kur’âniye öy-
le bir daireyi gösteriyor ki, bütün zerrat› haflir ve neflre-
decek bir kudretin tasarrufat›n› gösterir; bazen de bütün
mahlûkat› fenâya gönderip, yeniden getirecek bir kudret
ve hikmetin âsâr›n› gösterir. Baz›, y›ld›zlar› da¤›t›p, se-
mavat› parçalayabilir bir kudret ve hikmetin tasarrufat›n›
ve âsâr›n› gösterir; baz›, bütün zîhayat› öldürecek, yeni-
den, def’aten, bir sayha ile diriltecek bir kudret ve hik-
metin tasarrufat›n› ve tecelliyat›n› gösterir. Baz›, bütün
rûy-i zeminde zîhayat olanlar› ayr› ayr› haflir ve neflrede-
cek bir kudret ve hikmetin tecelliyat›n› gösterir; bazen,
küre-i arz› bütün bütün da¤›tacak, da¤lar› uçuracak, dü-
zeltip daha güzel bir surete çevirecek bir kudret ve hik-
metin âsâr›n› gösterir.
Demek, herkese iman› ve marifeti farz olan haflirden
baflka, çok mertebe-i haflirleri dahi o kudret ve hikmetle
yapabilir. Hikmet-i Rabbaniye iktiza etmifl ise, elbette
haflir ve neflr-i insanî ile beraber, umum onlar› dahi ya-
pacak; veyahut baz› mühimlerini yapar.
acbüzzenep:
insan›n kuyruk so-
kumunda bulundu¤u belirtilen,
ikinci yarat›l›fl için çekirdek hük-
münde oldu¤u bildirilen ve bede-
nin özünü oluflturdu¤u kabul edi-
len madde; bir tür genetik flifre.
âsâr:
eserler, izler.
ayat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ayet-
leri.
bâkî:
ebedî, daimî.
Cenab-› Hak:
Allah.
ceset:
vücut, beden.
ceset-i insanî:
insana ait ceset.
cüz:
parça.
def’aten:
bir defada, birden.
farz:
‹slâmiyette kesin olarak ya-
p›lmas› gereken emir, flart.
fenâ:
yok olma, ölümlülük.
halk etmek:
yaratmak.
haflir ve neflr-i insanî:
öldükten
sonra tekrar insanlar›n dirilip
mahflerde bir araya toplanmas›.
haflir:
Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›; k›yametten
sonra bütün insanlar›n bir yere
toplanmalar›; toplama.
haflr-i insanî:
insanlar›n k›yamet-
ten sonra bir araya gelmesi, top-
lanmas›.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hikmet-i Rabbaniye:
Cenab-›
Hakk›n terbiye ve idaresinin ga-
yeli ve maksatl› oluflu.
hükmünde:
de¤erinde, yerinde.
iktiza:
gerektirme.
iman:
inanma, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
kudret:
kuvvet, iktidar.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
makam:
durak, mevki.
marifet:
bilme.
mertebe:
derece, basamak.
mertebe-i haflir:
haflrin mer-
tebeleri.
misal:
benzer, örnek.
mühim:
önemli.
neflretmek:
yaymak, da¤›t-
mak; yay›lma, da¤›lma.
neflr-i insanî:
ölülerin mah-
flerde dirilip toplanmas›ndan
sonra kendilerine uygun yer-
lere da¤›t›lmalar›.
ruh:
can, öz.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sayha:
ba¤›rma, ça¤r›.
semavat:
semalar, gökler.
suret:
biçim, görünüfl.
tabir:
bir mana tafl›yan söz.
tasarrufat:
tasarruflar, kulla-
n›mlar.
tecelliyat:
‹lâhî isimlerin yan-
s›malar›, görülmeleri.
umum:
herkes, cümle.
umum:
herkes, genel.
zerrat:
zerreler.
zîhayat:
hayat sahibi.
1000 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,990,991,992,993,994,995,996,997,998,999 1001,1002,1003,1004,1005,1006,1007,1008,1009,1010,...1482
Powered by FlippingBook