Sözler - page 1010

Kemal-i ef’al ise, bizzarure bir fail-i mükemmele ve o
failin kemal-i esmas›na, yani âsâra nispeten, Müdebbir,
Musavvir, Hakîm, Rahîm, Müzeyyin gibi isimlerin kema-
line delâlet eder.
‹simlerin ve ünvanlar›n kemali ise, fleksiz, flüphesiz, o
failin kemal-i evsaf›na delâlet eder. Zira, s›fat mükemmel
olmazsa s›fattan nefl’et eden isimler, ünvanlar mükem-
mel olamaz.
Ve o evsaf›n kemali, bilbedahe fluunat-› zatiyenin ke-
maline delâlet eder. Çünkü, s›fât›n mebdeleri, o fluun-u
zatiyedir.
Ve fluun-u zatiyenin kemali ise, biilmelyakîn, zat-› zîflu-
unun kemaline ve öyle lây›k bir kemaline delâlet eder ki,
o kemalin ziyas›, fluun ve s›fât ve esma ve ef’al ve âsâr
perdelerinden geçti¤i hâlde, flu kâinatta yine bu kadar
hüsnü ve cemali ve kemali göstermifl.
‹flte flu derece hakikî kemalât-› zatiyenin bürhan-› kat’î
ile vücudu sabit olduktan sonra, gayre bakan ve emsal ve
ezdada tefevvuk cihetiyle olan nisbî kemalât›n ne ehem-
miyeti kal›r, ne derece sönük düfler, anlars›n.
•
‹kinci Hüccet:
fiu kâinata nazar-› ibretle bak›ld›¤›
vakit, vicdan ve kalp, bir hads-i sad›kla hisseder ki; flu kâ-
inat› bu derece güzellefltiren ve süslendiren ve enva-› me-
hasin ile tezyin edenin, nihayet derecede bir cemal ve
kemalât› vard›r ki, flöyle yap›yor.
âsâr:
eserler.
biilmelyakîn:
bir fleyi ilimle ve
baz› iflaretleriyle bilme.
bilbedahe:
aç›ktan, aflikâr olarak.
bizzarure:
ister istemez, mecbu-
ren.
bürhan-› kat’î:
kesin delil.
cemal:
güzellik.
cihet:
yön.
delâlet:
delil olma.
ef’al:
fiiller.
ehemmiyet:
önemli olma, de¤er.
emsal:
benzer.
enva-i mehasin:
çeflit çeflit gü-
zellikler.
esma:
isimler.
evsaf:
s›fatlar vas›flar.
ezdat:
z›tlar.
fail:
ifli yapan.
fail-i mükemmel:
her fiili ve ifli
mükemmel olan Allah.
gayr:
baflka, di¤er.
hads-i sad›k:
tam, do¤ru ve flüp-
hesiz idrak etme ve bilme.
hakikî:
gerçek.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan Allah.
hüccet:
delil.
hüsnücemal:
yüz güzelli¤i.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kemal:
yetkinlik, taml›k, mükem-
mellik.
kemalât:
faziletler, mükemmel-
likler.
kemalât-› zatiye:
Cenab-› Hakk›n
zat›na has mükemmellikler.
kemal-i ef’al:
fiillerdeki mükem-
mellik.
kemal-i esma:
isimlerin mükem-
melli¤i.
kemal-i evsaf:
s›fatlardaki mü-
kemmellik.
lây›k:
yak›fl›r, uygun.
mebde:
bafllangݍ, kaynak.
musavvir:
her fleye kendine lây›k
flekil ve suretler veren Allah.
müdebbir:
plânla idare eden.
Müzeyyin:
her fleyi en güzel bi-
çimde süslendiren Cenab-› Hak.
nazar-› ibret:
ders ve ibret al›na-
cak bak›fl.
nefl’et:
meydana gelme, do¤ma.
nisbî:
k›yaslama ile olan, görece-
li, oranla.
nispeten:
k›yaslayarak.
perde:
örtü.
Rahîm:
sonsuz merhamet sa-
hibi olan Allah.
s›fat:
vas›f.
flek:
flüphe.
fluun:
ifller, emirler, istekler.
fluunat-› zatiye:
Allah’›n zat›-
na has ifl, kanun, hâl, keyfi-
yetleri.
fluun-u zatiye:
Allah’›n zat›na
has ifli ve kanunu.
tefevvuk:
üstün olma.
tezyin:
süsleme, ziynetlendir-
me.
ünvan:
flöhret.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr›
flerden ay›rt etmeye yard›mc›
olan ahlâkî duygu.
vücut:
var olma, varl›k.
zat-› zîfluun:
fluun sahibi, ka-
biliyetler sahibi zat.
ziya:
›fl›k.
1010 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,1000,1001,1002,1003,1004,1005,1006,1007,1008,1009 1011,1012,1013,1014,1015,1016,1017,1018,1019,1020,...1482
Powered by FlippingBook