Sözler - page 1015

•
Hem meselâ
, mahir bir sanatperver, maharetini gös-
termeyi sever bir usta, güzel, plâks›z konuflan fonograf
gibi bir sanat› icat ettikten sonra, onu kurup tecrübe edi-
yor; gösteriyor. O sanatkâr›n düflündü¤ü ve istedi¤i neti-
celeri en mükemmel bir tarzda gösterse, onun mucidi ne
kadar iftihar eder, ne kadar memnun olur, ne derece ho-
fluna gider; kendi kendine “Bârekâllah” der.
‹flte, küçücük bir insan, icats›z, s›rf sûrî bir sanat盤›
ile, bir fonograf›n güzel ifllemesiyle böyle memnun olsa;
acaba bir Sâni-i Zülcelâl, koca kâinat› bir musiki, bir fo-
nograf hükmünde icat etti¤i gibi, zemini ve zemin için-
deki bütün zîhayat› ve bilhassa zîhayat içinde insan›n ba-
fl›n› öyle bir fonograf-› Rabbanî ve bir musika-i ‹lâhî tar-
z›nda yapm›fl ki; hikmet-i befler, o sanat karfl›s›nda hay-
retinden parma¤›n› ›s›r›yor. ‹flte bütün o masnuat, bütün
onlardan matlûp neticeleri nihayet derecede ve gayet
güzel bir surette gösterdiklerinden ve ibadat-› mahsusa
ve tesbihat-› hususiye ve tahiyyat-› muayyene ile tabir
edilen evamir-i tekviniyeye karfl› onlar›n itaatleri ve on-
lardan matlûp olan makas›d-› Rabbaniyenin husulünden
hâs›l olan ve iftihar ve memnuniyet ve ferahla, tabir ede-
medi¤imiz maani-i mukaddese ve fluun-u münezzeh, o
derece âlî ve mukaddestir ki; bütün ukul-ü befler ittihat
edip bir ak›l olsa, yine onlar›n künhüne yetiflemez ve iha-
ta edemez.
•
Hem meselâ
, adaletperver, ihkak-› hakk› sever ve
ondan zevk al›r bir hâkim, mazlumlar›n haklar›n› ver-
mekten ve mazlumlar›n teflekkürlerinden ve zalimleri
SÖZLER | 1015
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
ihata:
kuflatma.
ihkak-› hak:
hakl›ya hakk›n› ver-
me.
itaat:
boyun e¤me, uyma.
ittihat:
fikir birli¤i etme.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
künh:
bir fleyin asl›, hakikati.
maani-i mukaddese:
her türlü
kusur ve noksandan yüce, mu-
kaddes ve saf manalar.
maharet:
ustal›k, beceriklilik.
mahir:
maharetli.
makas›d-› Rabbaniye:
terbiye
edici olan Cenab-› Hakk›n mak-
satlar›.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
matlûp:
talep edilen, istenilen.
mazlum:
zulme u¤ram›fl.
memnuniyet:
memnunluk.
mucit:
icat eden.
mukaddes:
takdis edilmifl, kutsal.
musika-i ‹lâhî:
‹lâhî müzikler, f›trî
sesler.
netice:
sonuç.
nihayet:
son derece.
sanatkâr:
sanatla u¤raflan.
sanatperver:
sanatsever.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz celâl sahi-
bi ve her fleyi sanatl› yaratan Al-
lah.
suret:
biçim, tarz.
sûrî:
görünüflte.
fluun-u münezzeh:
Cenab-› Hak-
k›n yüce s›fatlar›n›n mahiyetlerin-
de bulunan ve onlar› tecelliye
sevk eden Zat›na ait münezzeh
özellikler.
tabir:
ifade, yorumlama.
tahiyyat-› muayyen:
belirlenmifl
selâm ve dualar, manevî hediye-
ler.
tesbihat-› hususî:
her varl›¤›n
kendi lisan›yla Allah’› zikir ve tes-
bih etmesi.
ukul-ü befler:
insanlar›n ak›llar›.
zalim:
zulmeden.
zemin:
yeryüzü.
zîhayat:
hayat sahibi.
adaletperver:
adalet sever.
âlî:
yüce, yüksek.
Bârekâllah:
Allah mübarek
etsin.
bilhassa:
özellikle.
evamir-i tekviniye:
varl›¤›n
yarat›l›fl›yla ilgili ifller.
ferah:
gönül aç›kl›¤›, sevinme.
fonograf:
sesleri kaydeden
ve kaydedilmifl sesleri çalan
cihaz.
fonograf-› Rabbanî:
‹lâhî ve
canl› olan ses cihazlar›.
gayet:
çok, son derece.
hâkim:
her fleyi hükmü alt›n-
da tutan, adaletle hükmeden.
hâs›l:
ortaya ç›kan.
hikmet-i befler:
insanlar›n
anlay›fl›, bilgisi.
husul:
meydana gelme.
ibadat-› mahsusa:
her bir
varl›¤›n kendine has ibadeti.
icat:
vücuda getirme.
iftihar:
övünme.
1...,1005,1006,1007,1008,1009,1010,1011,1012,1013,1014 1016,1017,1018,1019,1020,1021,1022,1023,1024,1025,...1482
Powered by FlippingBook