KÜÇÜK HÜSREV FEYZİ’NİN BİR İSTİHRACIDIR.
Otuz üçüncü ayetten Hafız Ali’nin istihracının
bir zeyli ve lâhikasıdır.
W
Sure-i Zümer’de
(1)
/
¬u
Hn
Q r
øp
e m
Qƒo
f »'
?n
Y n
ƒo
¡n
a p
?n
Ór
°Sp
Ór
`dp
o
?n
Qr
ón
°U *G n
ìn
ôn
°T r
øn
ªn
an
G
ayet-i azimenin mana-i sarihinden başka, bir mana-i işarî
tabakasının külliyetinde dâhil bir ferdi
Risale-i Nur
ve
tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum.
n
ƒo
¡n
a p
?n
Ór
°Spp
Ór
`dp
o
?n
Qr
ón
°U *G n
ìn
ôn
°T r
øn
ªn
an
G
cümlesi, hesab-ı cifrî ve
ebcedî ve riyazîyle bin üç yüz yirmi dokuz veya sekiz
eder. Demek
r
øn
e
külliyetinde
n
ƒo
¡n
a
ve işaretinde dâhil ve
medar-ı nazar bir ferdi, inşirah-ı sadır nuruyla başka bir
halete girip eski sıkıntıdan kurtulup nuranî bir mesleğe
giren bir şahsı, eski ve yeni Harb-i Umumînin gelmeye
hazırlanmaları olan o dehşetli tarihe ve o ferdin vaziyeti-
ne remzen bakar.
/
¬u
`H n
Q r
øp
e m
Qƒo
f '
¤n
Y n
ƒo
¡n
a
deki
p
¬u
Hn
Q r
øp
e m
Qƒo
f
kelimesi, Risale-i Nur ismine ve manasına hem cifrî,
hem sureti, hem manası, tevafuk ettiği gibi,
n
ƒo
¡n
a p
?n
Ór
°Sp
Ór
`dp
o
?n
Qr
ón
°U *G n
ìn
ôn
°T r
øn
ªn
an
G
cümlesinin de makam-ı
cifrîsi gösterdiği tarihte Risale-i Nur tercümanı olan
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
ayet-i azîme:
büyük ve azametli
ayet.
cifrî:
cifir hesabına ait.
dahil:
girme, içinde olma.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
delil:
bir davayı ispata yarayan
şey, burhan.
hâlet:
hal, durum.
Harb-i Umumî:
genel harp, dünya
savaşı.
haşiye:
dipnot.
hesab-ı cifrî:
cifir hesabı.
hesab-ı ebcedî:
harflere verilen
sayı değerleriyle ibarelerden geç-
mişe ve geleceğe ait işaretler çı-
karmak, tarih düşürmek.
hesab-ı riyazî:
matematiğe dayalı
hesap.
inşirah-ı sadr:
gönül ferahlığı, kalp
rahatlığı, iç huzuru.
istihraç:
bir şeyden bir şey çı-
karma, sonuç çıkarma, mana
çıkarma.
külliyet:
bütünlük, umumîlik.
makam-ı cifrî:
cifre ait ma-
kam, cifir hesabına göre ulaşı-
lan netice, sayı değeri.
mana-i işarî:
yazı ve işaretler-
le ifade edilen mana.
mana-yı sarih:
açık mana, re-
miz ve ima yoluyla değil açık
anlatım.
medar-ı nazar:
göz önünde
bulundurulması gereken.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak,
münevver.
remzen:
remiz ile, işaret ede-
rek, işaretle.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
Sure-i Zümer:
Zümer suresi.
suret:
biçim, tarz, görünüş.
tabaka:
derece, kat.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme.
vaziyet:
durum.
zeyl:
ek, bir eserin devamı ola-
rak yazılan kısım.
1.
Allah kimin kalbini İslâm’a açmışsa, o kimse Rabbinden bir nur üzere değim midir? (Zümer
Suresi: 22.)
M
ÜHİM
P
ARÇALAR
| 92 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
