ayetidir. Şu ayetin dört beş cümlesinde dört beş îmâ var.
Mecmuu bir işaret hükmüne geçer.
Birincisi:
r
ºp
¡u
Hn
Q p
¿r
Pp
Ép
H p
Qƒt
ædG n
‹p
G
cümlesi ifade eder ki: “Ki-
tab-ı Mübin vasıtasıyla, on dördüncü asırdaki zulümattan,
insanlar biiznillâh Kur’ân’dan gelen bir nura çıkarlar.” Bu
meal ve hususan
nur
lâfzı,
Resaili’n-Nur
’a mutabık oldu-
ğu gibi, makam-ı cifrîsi, şeddeli
nun
, iki
nun
olmak üze-
re, bin üç yüz otuz sekiz veya dokuz ederek, Harb-i Umu-
mî zulümatında telif edilen
Resaili’n-Nur
’un fatihası olan
İşaratü’l-İ’caz
tefsiri o zulmetler içindeki zuhuru tarihine
tam tamına tevafuku ve ayetteki
nur
kelimesi Risale-i
Nur’daki
nur
lâfzına ima ile bakıyor.
İkincisi:
p
ó«/
ªn
ër
dG p
õj/
õn
©r
dG p
•Gn
ôp
°U '
‹p
G
cümlesi evvelki
cümledeki nuru tarif ederek der: O nur Cenab-ı Hakkın
izzet ve mahmudiyetini gösteren yoldur. Bu cümlenin ma-
kam-ı ebcedîsi beşyüz kırk sekiz veya elli olarak,
Resai-
li’n-Nur
’un şeddeli
nun
, bir
nun
olmak üzere adedi olan
beş yüz kırk sekize tam tamına tevafuk eder. Eğer okun-
mayan iki elif sayılsa, mertebesine işaret eden iki farkla
yine tam tamına tevafuk eder. Bu îmayı teyid eden, hem
letafetlendiren bir münasebet var. Şöyle ki:
Âlem-i İslâm için en dehşetli asır, altıncı asır ile Hülâ-
gû fitnesi ve on üçüncü asrın ahiri ve on dördüncü asır
ile Harb-i Umumî fitneleri ve neticeleri olduğu müna-
sebetiyle, bu cümle makam-ı ebcediyle altıncı asra ve
ahir:
son.
Âlem-i İslâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
asr:
yüzyıl.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
biiznillah:
Allah’ın izni ile.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
evvel:
önce.
fatiha:
başlama, giriş.
fitne:
karışıklık, bozgunculuk.
Harb-i Umumî:
genel harp, dünya
savaşı.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hükmüne:
yerine, değerine.
ima:
işaretle anlatma, üstü ka-
palı ifade etme.
izzet:
şeref, yücelik; kuvvet,
kudret, üstünlük.
Kitab-ı Mübin:
Kur’ân-ı Kerîm .
letafet:
latiflik, hoşluk, incelik.
mahmudiyet:
hamd ve övgü-
ye layık olma.
makam-ı cifrî:
cifre ait ma-
kam, cifir hesabına göre ulaşı-
lan netice, sayı değeri.
makam-ı ebced:
ebced ma-
kamı, harflere sayı değeri veri-
lerek elde edilen sonuç.
meal:
mana, anlam, mefhum.
mecmu:
toplam, tüm.
mertebe:
derece.
mutabık:
birbirine uyan, uy-
gun.
münasebet:
ilgi, ilişki, bağ.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
şedde:
Arapça ve Farsçada iki
defa okunması gereken bir
harfin üzerine konulan ve o
harfi iki defa okutan işaret.
tefsîr:
Kur’ân-ı Kerîm’i açıkla-
mak maksadıyla yazılan kitap.
telif:
eser yazma.
tevafuk:
uyma, uygunluk, bir-
birine denk gelme.
teyit:
kuvvetlendirme, sağ-
lamlaştırma; doğru çıkarma.
vasıta:
aracılık .
zuhur:
ortaya çıkma.
zulmet:
karanlık, Allah’ın nu-
rundan mahrum olma hâli.
zulümat:
karanlıklar, dinsizlik,
zulüm ve külür.
B
İRİNCİ
Ş
UA
| 158 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ