Bazı kendine hususî bir lâfız takıyor. Bu muallâkatın
bir kısmı ise, harfiye ve hevaiye gibidir. Başka kelime
onu derununa çeker.
Bazen bir cümleye belki bir kıssate nüfuz eder. ne va-
kit o cümleyi ezdirirsen, ruh gibi o mana takattur eder.
Meselâ, hasret ve iştiyak ve temeddüh ve teessüf, ilâ ahir
gibi manalardır.
®
u
nsuru
’
l
-B
elâgaT
| 140 | MuhakeMat
derun:
iç, içeri, dahil.
harfiye:
.
hasret:
özlem.
hevaiye:
hava gibi hafif ve lâ-
tif karakterde olan şeyler.
ilââhir:
sona kadar, sonuna
kadar.
iştiyak:
aşırı isteme, çok faz-
la arzu etme.
kıssat:
kıssalar.
lâfız:
söz, kelime.
meselâ:
örne€in.
muallâkat:
‹slam’dan önceki
Arab şairlerin şiirleri.
nüfuz:
geçerli olma, işleme.
susî:
özel.
takattur:
damlama, damla
damla akma.
teessüf:
üzülme, acı duyma.
temeddüh:
kendi kendini öv-
me, kendini methetme, bö-
bürlenme.