o metalibin beka ve tenasülünün bir tarih-i tabiîsine işa-
ret eder.
Meselâ, âlem güzeldir. demek sanii, Hakîmdir; abes
yaratmaz, israf etmez, istidadatı mühmel bırakmaz. de-
mek, intizamı daima tekmil edecek. Ciğerşikâf ve ta-
hammülsûz ve emel öldürücü bütün kemalâtı zirüzeber
eden hicran-ı ebedî olan ademi insana musallat etmez.
demek, saadet-i ebediye olacaktır. üçüncü Makalenin
İkinci Şahadetinin Mukaddemesinde, nübüvvet-i mutla-
kanın mebhasinde, insanın hayvandan üçüncü cihet-i
farkı buna iyi bir misaldir.
•
Üçüncü nokta:
netice-i vahideyi tenatüç eden usul-i
müteaddideyi cem ve zikretmektir. zira her bir aslın yük-
sek netice ile kasten ve bizzat irtibatı olmaz ise, lâakal bir
derece ihtizaza ve inkişafa getirir. güya usul denilen me-
zahir ve âyinelerin ihtilâfıyla ve netice ve mütecellinin
vahdetiyle maksadın tecerrüdüne ve ulviyetine ve hayat-ı
alem denilen deveran-ı umumî tesmiye olunan hayat-ı
külliye ile yâd edilen hakikatiyle kelâmın kuvve-i hayati-
yesinin ittisaline işarettir. üçüncü Makalenin ahirindeki
üçüncü Maksatta olan Birinci Maksat buna bir derece
misaldir. Hem de üçüncü Makalede dördüncü Mesele
ve meslekten olan “İşaret ve İrşat ve tembih” ve muha-
keme buna misaldir.
n
?u
Hn
Q p
äÉn
`j'
G u
…n
Ép
Ñn
a n
¿'
Gr
ôo
?r
dG n
ºs
?n
Y …/
òs
dG p
ø'
ªr
Ms
ôdG p
?n
Ón
c »'
dp
G r
ôo
¶r
fÉn
a
n
¿ƒo
?p
ªr
ën
j n
øj/
òs
dG n
øj/
ôp
gÉs
¶?p
d m
òp
Än
æ«/
M l
?r
jn
ƒn
a o
án
?«/
?n
ër
dG /
?p
ò'
g »
s
?n
én
àn
J n
’
abes:
boş saçma, lüzumsuz ve
gayesiz iş.
adem:
yokluk.
ahir:
son.
âlem:
dünya.
âyine:
ayna.
beka:
kalıcılık, devamlılık, sabit
olmak.
bizzat:
kendisi, şahsen.
cem:
toplama, bir araya getirme.
ci€erşikâf:
ci€er parçalayan, çok
acı veren.
cihet-i fark:
farklı yön.
deveran-ı umumî:.
emel:
şiddet arzu, ümit.
güya:
sanki.
hakikat:
gerçek.
hakîm:
her şeyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan, hikmet
sahibi Allah.
hayat-ı âlem:
kâinatın hayatı.
hayat-ı külliye:
genel kapsamlı
hayat.
hicran-ı ebedî:
sonsuz ayrılık.
ihtilâf:
farklı olma, ayrı oluş.
ihtizaz:
titreme, harekete geçir-
me.
inkişaf:
ortaya çıkma, keşfolun-
ma; gelişme.
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
irtibat:
ba€, münasebet.
israf:
gereksiz yere harcama, ihti-
yaçtan fazlasını harcama, savur-
ganlık.
istidadat:
istidatlar, kabiliyetler,
yetenekler.
ittisal:
bitişme, birleşme.
kasten:
bile bile, isteyerek, kasıtlı
olarak.
kelâm:
söz.
kemalât:
kemaller, olgunluklar,
mükemmellikler.
kuvve-i hayatiye:
hayat kuvveti.
lâakal:
en azından, hiç olmazsa.
maksat:
kastedilen şey; gaye.
mebhas:
bir bahisle ilgili yazı, kı-
sım, bölüm.
meselâ:
örne€in.
mesele:
önemli konu.
meslek:
gidiş, usul, yol.
metalip:
talep olunan şeyler, is-
tekler.
mezahir:
mazharlar, görünenler.
misal:
örnek.
muhakeme:
akıl yürütüp do€ru
u
nsuru
’
l
-B
elâgaT
| 146 | MuhakeMat
netice elde edebilme, tartma,
de€erlendirme, yargılama.
mukaddeme:
başlangıç.
musallat:
çok rahatsızlık ve-
ren, aşırı derecede sataşan.
mühmel:
ihmal edilmiş, bıra-
kılmış; önemsiz.
mütecelli:
tecelli eden, mey-
dana çıkan, görünen, ap açık.
netice-i vahide:
tek sonuç,
bir sonuç.
nokta:
konu ile ilgili bölüm.
nübüvvet-i mutlaka:
kesin
ve şüphesiz peygamberlik.
saadet-i ebediye:
sonu ol-
mayan, sonsuz mutluluk.
Sâni:
her şeyi sanatlı olarak
yaratan Allah.
şahadet:
şahit olma, şahitlik;
açık alamet, işaret.
tahammülsûz:
tahammülü
yakan, sabrı yakan, sabrı yok
eden.
tarih-i tabii:
tabii seyir hali.
tecerrüt:
soyunma, soyutlan-
ma, uzak olma.
tekmil:
tamamlama, kemâle
erdirme.
tembih:
hatırlatma, ihtar.
tenasül:
birbirinden do€up
üreme.
tenatüç:
neticelenme.
tesmiye:
isimlendirme, ad
verme.
ulviyet:
ulvilik, yücelik, yük-
seklik.
usul:
metot, metodoloji;
esaslar, kaideler.
usul-i müteaddide:
çeşitli
usûller, birden fazla tarz.
vahdet:
birlik ve teklik.
yâd:
anma.
zikir:
anma, bildirme.
zirüzeber:
altüst, karmakarı-
şık, darmada€ın..