Muhakemat - page 152

mevzuun ulviyeti şu kitabı
üslûb-i âlî
’ye ifrağ etmiştir.
Yoksa benim sanatımın tesiri cüz’îdir.
Elhasıl:
eğer ilâhiyat ve usulün bahis ve tasvirinde
isen, şiddet ve kuvvet ve heybeti tazammun eden
üslûb-i
âlî
’den ayrılmamak gerektir.
eğer hitabiyat ve iknaiyatta isen, ziynet ve parlaklık ve
terğib ve terhibi tazammun eden
üslûb-i müzeyyen
’i,
elinden gelirse elden bırakma. Fakat, gösteriş ve tasan-
nu ve avamperestâne nümayiş etmemek gerektir.
eğer muamelât ve muhaverat ve alet olan ilimlerdey-
sen, vefa ve ihtisar ve selâmet ve selâset ve tabiîliği te-
keffül eden ve sadeliği ile cemal-i zatiyeyi gösteren
üs-
lûb-i mücerret’
e iktisar et.
Bu Meselenin Hatimesi
kelâmın kanaat ve istiğnası ve asabiyeti ise, makamın
haricinde üslûbu aramamaktır. Şöyle ki:
Mananın kametine göre bir üslûbu kestirmek istediğin
vakit, dâhil-i makamda olan menbadan ve mevzuun fab-
rikasından, lâakal kelâmın tazammun ettiği mevzuun ve-
ya kıssatın veya sanatın levazımının parça parçasından
ve tevabiinin kıt’a kıt’asından bir üslûbu dikmek, zaruret
olmadan harice medd-i nazar etmemek, tabir hata olma-
sa harice boykotaj etmekle, elbette kelâmın kuvveti teza-
yüt ettiği gibi, servetin dağılmamasına en büyük esastır.
asabiyet:
akrabalık, yakınlık.
avamperestâne:
şiddetli halk ta-
raftarı olan birine yakışır surette.
bahis:
konu.
boykotaj:
boykot, boykot etme.
cemal-i zatiye:
zata ait güzellik.
cüz’î:
küçük, az.
dahil-i makam:
makamın içinde
olan, makamın içi.
elhasıl:
hasılı, netice itibariyle, kı-
saca.
hariç:
dışarı.
hatime:
son söz.
heybet:
korku hissi veren büyük-
lük.
hitabiyat:
hitap olunarak söyle-
nen sözler.
ifra€:
bir hâlden başka bir hale
sokma, çevirme.
ihtisar:
kısa ve özet yapma.
iknaiyat:
ikna edici sözler, inan-
dırmak için söylenmiş delil ve
bürhana dayalı sözler, kanaat ve-
rici sözler.
iktisar:
sözü uzatmama.
ilâhiyat:
dinî ilimler.
isti€na:
ihtiyaçsızlık, gerek duy-
mazlık.
kamet:
boy, endam.
kanaat:
yetinme, yeterli olma.
kelâm:
söz.
kıssat:
kıssalar.
kıt’a:
parça, cüz.
lâakal:
en azından, hiç olmazsa.
levazım:
lâzım olan şeyler.
makam:
bulunulan yer, seviye.
medd-i nazar:
uza€a bakma, gö-
zün görebildi€i kadar, göz alımı.
menba:
kaynak.
mesele:
önemli konu.
mevzu:
konu.
muamelât:
davranışlar, dinin uy-
gulamaya yönelik kısmı.
muhaverat:
muhavereler, karşı-
lıklı konuşmalar.
nümayiş:
yalandan gösteriş, göz
boyama.
selâmet:
cümlenin düzgün ve
do€ru olması.
u
nsuru
l
-B
elâgaT
| 152 | MuhakeMat
selâset:
sözün akıcı olma hâ-
li, ifadedeki ahenk, açıklık,
kolaylık ve akıcılık.
tabiî:
sade, süssüz.
tabir:
ifade.
tasannu:
bir eserde aşırı süs-
lerle yapmacı€a kaçma.
tasvir:
bir şeyi yazıyla veya
başka ifade tarzlarıyla anlat-
ma.
tazammun:
ihtiva etme, içine
alma, içinde bulundurma.
tekeffül:
boynuna alma, ke-
falet etme.
tergip:
ra€bet verme, istek-
lendirme.
terhip:
korkutma, sakındır-
ma.
tevabi:
tâbiler, bir merkeze
ba€lı olan yerler veya şeyler.
tezayüt:
artma, ço€alma, zi-
yadeleşme.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik, yük-
seklik.
usul:
ilmî çalışmanın düzgün
ve yeterli şekilde yapılabil-
mesi için gerekli olan başlan-
gıç bilgisi, metot bilgisi, me-
tot, metodoloji.
üslûb-i âlî:
üstün ifade tarzı;
ifadenin yüksek ve nezih ola-
nı.
üslûb-i mücerret:
sade üs-
lûp.
üslûb-i müzeyyen:
süslü, sa-
natlı ve parlak üslûp.
üslûp:
sanatkârın görüş, du-
yuş, anlayış veya anlatıştaki
özelli€i veya bir türün, bir ça-
€ın kendine has anlatış biçi-
mi.
vefa:
yeteri kadar.
zaruret:
zorunluluk, mecburi-
yet.
ziynet:
süs.
1...,142,143,144,145,146,147,148,149,150,151 153,154,155,156,157,158,159,160,161,162,...332
Powered by FlippingBook