Muhakemat - page 148

belâgat:
söz ve yazıda sanatlı ve
tesirli ifade; sözün güzel olmakla
beraber yerinde, hâl ve makama
uygun olması.
birader:
kardeş.
cesim:
iri, büyük, kocaman.
çendan:
gerçi, her ne kadar.
u
nsuru
l
-B
elâgaT
| 148 | MuhakeMat
ey birader! Bu Meselede olan hayal meyal belâgat, bu
esalip ile sana öyle bir şecereyi tersim eder ki, cesim uru-
ku müteşabike, uzun boğumları mütenasika ve müteşa-
ib, dalları müteanika, meyve ve semeratı mütenevvia
olan bir şecere-i hakikat sana tasvir eder. eğer istersen
Altıncı Meseleye temaşa et. zira, çendan müşevveş ise,
bir derece bu Meselenin bir parçasına misal olabilir.
Tembih ve İtizar
Ey birader! Bilirim ki, şu Makale sana gayet muğlâk
görünüyor. Fakat ne çare, mukaddemenin şe’ni icmal ve
icazdır; Kütüb-i Salisede sana tecelli edecektir.
®
esâlib:
üsluplar, tarzlar, cihet-
ler.
gayet:
son derece.
icaz:
az sözle çok mana ifade
etme.
icmal:
kısa anlatma, özetle-
me, ayrıntılara girmeme.
itizar:
özür dileme, bir sebep
göstererek affını dileme.
kütüb-i salise:
Üçünçü Kitap.
mesele:
önemli konu.
misal:
örnek, nümune.
mu€lâk:
karışık.
mukaddeme:
başlangıç.
müşevveş:
teşevvüşe u€ra-
mış, düzensiz, karmakarışık.
müteanika:
birbirinin boynu-
na sarılan.
mütenasika:
bir boyda, ben-
zeşen, münasip, birbirine uy-
gun olan.
mütenevvia:
mütenevvi, çe-
şit çeşit.
müteşabike:
beraber ve karı-
şık olanlar, birbirine karışan-
lar.
müteşaibe:
dallı, budaklı, kol-
lara ayrılmış.
semerat:
semereler, meyve-
ler.
şe’n:
iş, durum, özellik, yapı.
şecere:
a€aç.
şecere-i hakikat:
hakikat
a€acı.
tasvir:
bir şeyi yazıyla veya
başka ifade tarzlarıyla anlat-
ma.
tecelli:
belirme, bilinme, gö-
rünme.
temaşa:
hayretle ve dikkatle
bakma, seyretme.
tembih:
hatırlatma, ihtar.
tersim:
resmini çizme, resmi-
ni yapma.
uruk:
kökler, damarlar.
1...,138,139,140,141,142,143,144,145,146,147 149,150,151,152,153,154,155,156,157,158,...332
Powered by FlippingBook