Birinci Bab
(1)
*G s
’p
G n
¬'
dp
G n
= ’
beyanındadır.
n
Ú/
?n
°Sr
ôo
Ÿr
G p
óu
«n
°S '
¤n
Y o
?n
Ó°s
ùdGn
h o
In
Ó°s
üdGn
h n
Ú/
ª n
dÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
ër
dn
G
(2)
n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ën
°Un
h /
¬p
d'
G = '
¤n
Yn
h m
ós
ªn
ëo
e
Allah’tan başka hak bir ilâhın bulunmadığını kalben
tasdik ve lisanen ikrar ettiğime, bütün gören ve görünen
eşyayı şahit gösteriyorum.
öyle bir Allah ki, vücub-i vücuduna ve Vahid, ehad,
Ferd, samed olduğuna Hazret-i Muhammed (
AsM
) bir şa-
hid-i sadık ve bir bürhan-ı natıktır.
öyle Muhammed (
AsM
) ki, icma ve tasdiklerine maz-
har olmakla, enbiya ve mürselîne siyadet ünvanını ve it-
tifak ve tahkiklerini almakla, İmamü’l-evliya ve’l-Ulema
lâkabını almıştır. Ve öyle Muhammed (
AsM
) ki, âyât-ı bâ-
hire, mu’cizat-ı kàtıa ve secaya-i samiye ve ahlâk-ı âliye
sahibi olmakla mehbit-i vahy-i İlâhî olmuştur.
Ve öyle bir Muhammed ki (
AsM
), âlem-i gayp ve mele-
kûtu seyir ve ziyaret etmekle, ervahı müşahede ve melâi-
ke ile musahabe, cin ve insanlara irşat vazifesini almıştır.
Ve öyle bir Muhammed’dir ki (
AsM
) şahsiyet-i manevi-
yesiyle kâinatın kemaline bir fihriste olmakla, bütün saa-
detlerin ve medeniyetlerin düsturlarını havi bir şeriata sa-
hiptir.
Mesnevî-i nuriye | 87 |
k
aTre
ahlâk-ı âliye:
yüksek ahlâk,
yüce ahlâk, üstün ahlâk.
Âl:
Peygamber Efendimizin
ailesinden olan.
âlem-i gayp:
gayp âlemi, gö-
rünmeyen, fakat varlığı kesin
olan ve mahiyeti Allah tarafın-
dan bilinen başka dünyalar.
Ashap:
Sahabeler; Hz. Pey-
gamberi (asm) görmüş ve
onunla konuşmuş olan Müslü-
man kimseler.
âyât-ı bâhire:
ap açık deliller,
ayetler.
bab:
bölüm; kapı.
beyan:
açıklama, izah.
bürhan-ı natık:
konuşan delil;
Allah’ın varlığını ispat eden Hz.
Muhammed (asm).
cin:
gözle görünmez, lâtif ci-
simlerden ibaret bir yaratık.
düstur:
kanun, kural, esas.
ehad:
zatı tek olan Allah.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
ervah:
ruhlar, canlar, hayatın
cevherleri.
Ferd:
tek ve yekta olan Allah.
fihriste:
katalog, liste.
hak:
doğru, gerçek, hakikat.
1.
Allah'tan başka ilâh yoktur. (Muhammed Suresi: 19.)
2.
Ezelden ebede kadar Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd, peygamberlerin efendisi
Muhammed'e (
ASM
), onun bütün Âl ve Ashabına selâm olsun.
havi:
içine alan, kapsayan, kuşa-
tan.
icma:
fikir birliği etme, görüş birli-
ğine varma.
ikrar:
dil ile söyleme, bildirme.
ilâh:
ibâdete lâyık olan; tapınılan.
imamü’l-evliya ve’l-ulema:
velî-
lerin ve âlimlerin imamı.
irşat:
doğru yolu gösterme, gaflet-
ten uyandırma.
ittifak:
birleşme, fikir birliği etme.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
kalben:
kalp ile, kalpten.
kemal:
olgunluk, mükemmellik,
kusursuz, tam ve eksiksiz olma.
lâkap:
ünvan.
lisanen:
sözle, şifahen, ağızdan
konuşarak.
mazhar:
bir şeyin çıktığı göründü-
ğü yer; nail olma, şereflenme.
mehbit-i vahy-i ilâhî:
Allah tara-
fından gönderilen vahyin iniş yeri.
melâike:
melekler.
melekût:
melekler ve ruhlar âle-
mi.
mu’cizat-ı kàtıa:
apaçık ve kesin
olan mu’cizeler.
musahabe:
sohbet etme, söyleş-
me, görüşme.
mürselîn:
elçi
olarak
gönderilenler, peygamberler.
müşahede:
bir şeyi gözle görme,
seyretme.
saadet:
mutluluk.
samed:
Cenab-ı Hakkın ‘her şey
kendisine muhtaç olduğu hâlde,
Kendisi hiç bir şeye muhtaç olma-
yan’ manasındaki ismi.
secaya-i samiye:
yüksek ve kıy-
metli seciyeler, hususiyetler, vasıf-
lar.
seyir:
uzaktan bakma; gezip do-
laşmak.
siyadet:
efendilik, beylik, sahiplik.
şahid-i sadık:
doğru sözlü şahit.
şahsiyet-i maneviye:
manevî
şahsiyet, manevî kişilik.
şeriat:
Allah tarafından peygam-
ber vasıtasıyla bildirilen, İlâhî emir
ve yasaklara dayanan hükümlerin
hepsi.
tahkik:
doğru olup olmadığını
araştırmak, inandığı şeylerin aslı-
nı, esasını bilerek inanma.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
doğruluğuna kesin olarak hük-
metme.
ünvan:
şöhret, ad, isim.
vahid:
zatında ve sıfatlarında tek
ve yegâne olan Allah.
vazife:
görev.
vücub-i vücut:
varlığı gerekli ol-
mak, olmaması imkânsız olmak,
varlığı zarurî ve vacip olmak.