Mesnevi-i Nuriye - page 57

Lâsiyyemalar
Onuncu Sözün bir cihette esası ve Yirmi Sekizinci Sözün
Arabî İkinci Makamıdır.
(1)
W
kâinatın bütün zerratı, müçtemian ve münferiden, li-
san-ı acz ve fakr ile vücub-i vücut ve vahdetine şahadet
ettikleri sâni-i Hakîm’e hamdler, senalar, şükürler olsun.
Ve kâinatın tılsımını açıp, âyâtını keşif ve beyan eden
resulü ile Âl ü Ashabına ve sair enbiya ve mürselîn ih-
vanına ve ibâd-ı salihîne salâtüselâmlar olsun.
Arkadaş!
tabiat ve esbap bazı insanlara şükür kapısını kapatıp
şirk ve küfür kapısını açmıştır. Hâlbuki, şirkin temeli sa-
yısız muhalâttan kurulmuş olduğundan haberleri yok. o
muhalâttan bir taneyi beyan edeyim ki, şirkin ne kadar
fena bulunduğunu kör gözleriyle görsünler. Şöyle ki:
Şirk sahibi, cehalet sarhoşluğunu terk ve ilim gözüyle
küfrüne baktığı zaman, o küfrü iman ve iz’an edebilmek
için, bir zerre-i vahideye bir ton ağırlığında bir yük yük-
letmeye ve her zerrede sayısız matbaaları icat edip tabi-
at ve esbabın eline vermeye ve bütün masnuatta bütün
sanat inceliklerini tabiata ders vermeye muztar ve mec-
bur olur. zira, hava unsurundan, meselâ her bir zerre,
Mesnevî-i nuriye | 57 |
l
âsiYYemalar
imansızlık.
lâsiyyema:
bilhassa, özellikle, her
şeyden önce.
lisan-ı acz:
zayıflık ve güçsüzlü-
ğün dili; çocuğun ağlaması gibi.
lisan-ı fakr:
fakirliğin ve muhtaç-
lığın dili.
makam:
yer, durak.
masnuat:
sanatla yapılmış şeyler.
mecbur:
zorunlu olma, zorunda
kalma.
meselâ:
örneğin.
muhalât:
muhaller, olması müm-
kün olmayanlar.
muztar:
çaresiz kalmış, yapmak
zorunda kalmış.
müçtemian:
toplu olarak, topluca,
hepsi birden.
münferiden:
ayrı ayrı, birer birer.
mürselîn:
gönderilenler, peygam-
berler.
resul:
Allah’ın bizlere elçisi olan
Peygamber Efendimiz (asm).
sair:
diğer, başka, öteki.
salâtüselâm:
salât ve selâm; Pey-
gamberimiz Hz. Muhammed’e
(asm) memnuniyet ve bağlılık için
yapılan rahmet duaları.
sâni-i Hakîm:
hikmet sahibi olan,
her şeyi sanatla ve hikmetle yara-
tan Allah.
sena:
methetme, övme.
şahadet:
şahit olma, şahitlik; açık
alâmet, işaret.
şirk:
Allah’a ortak koşma, Al-
lah’tan başka yaratıcının bulundu-
ğuna inanma.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hâl ile Allah’ı hamd et-
me.
tabiat:
yaratılış ve yaşayışa dair
konulan kanunlar, esaslar.
tezyin:
süsleme, ziynetlendirme.
tılsım:
herkesin bilip çözemediği
gizli sır.
unsur:
madde, esas, kök.
vahdet:
birlik ve teklik.
vücub-i vücut:
varlığı zorunlu, ge-
rekli olmak.
vücut:
var olma, varlık.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerre:
en küçük parça, molekül,
atom.
zerre-i vahide:
tek bir zerre.
zîhayat:
hayat sahibi.
Âl ü Ashab:
Hz. Muhammed’in
(
ASM
) ailesi ve yakın dostları;
Efendimizin (
ASM
) aile fertleri
ve Sahabeler.
Arabî:
Arabca.
âyât:
işaretler, deliller; Allah’ın
varlık ve birliğine işaret eden
deliller.
beyan:
anlatma, açıklama, de-
liller göstererek ispatlama.
cehalet:
bilmezlik, cahillik,
ilimden yoksun olma.
cihet:
yön.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
enva-ı mehasin:
çeşit çeşit
güzellikler.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
hamd:
Allah’a karşı şükran ve
memnuniyetini onu överek
bildirme.
ibâd-ı salihîn:
salih kullar.
icat:
vücuda getirme, yoktan
var etme.
ihvan:
kardeşler.
ilim:
bilgi, marifet.
iman:
inanç, itikat.
iz’an:
basiret, anlayış, teslim
olup itaat etmek.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlem-
ler.
keşif:
gizli bir şeyi bulma,
meydana çıkarma.
küfür:
Allah’ın varlığına, birli-
ğine inanmama, müşriklik,
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1...,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56 58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,...528
Powered by FlippingBook