Mesnevi-i Nuriye - page 270

Senden başka Rab yok ki, dergâhına gidilsin. Senden
başka hak ma’bud yoktur ki, ona iltica edilsin!
o
?s
hn
Gn
h Én
«r
f t
ódG ?p
a p
?n
Ón
µ`r
dG o
ôp
N'
G n
?n
d n
?j/
ôn
°Tn
’ n
?n
ór
Mn
h n
âr
fn
G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B ’
Gk
ós
ªn
?o
s
¿
n
G o
ón
¡r
°Tn
Gn
h *G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B ’ r
¿n
G o
ón
¡r
°Tn
G p
ôr
Ñn
?r
dG ?p
an
h p
In
ôp
N'
’r
G ?p
a p
?n
Ón
µr
dG
(1)
n
ºs
`?°n
Sn
h p
¬r
«n
?n
Y '
‹Én
©n
J *G s
¤n
°U $G o
?ƒo
°Sn
Q
On ÜÇÜnCÜ nOTA
Medar-ı iltibas olmuş Beş Meseledir.
Birincisi:
tarik-ı hakta çalışan ve mücahede edenler,
yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Ce-
nab-ı Hakka ait vazifeyi düşünüp, harekâtını ona bina
ederek hataya düşerler.
Edebü’d-Din ve’d-Dünya
risalesinde vardır ki: Bir za-
man şeytan, Hazret-i İsa Aleyhisselâma itiraz edip demiş
ki: “Madem ecel ve her şey kader-i İlâhî iledir, sen ken-
dini bu yüksek yerden at, bak nasıl öleceksin.”
Hazret-i İsa Aleyhisselâm demiş ki:
o
¬s
`Hn
Q n
ôp
Ñn
àr
în
j r
¿n
G p
ór
Ñn
©r
?p
d n
¢ùr
«n
dn
h o
?n
ór
Ñn
Y n
ôp
Ñn
àr
în
j r
¿n
G ! s
¿p
G
Yani, Cenab-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: “sen
böyle yapsan, sana böyle yaparım. göreyim seni, yapa-
bilir misin?” diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve
haddi değil ki, Cenab-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin:
“Ben böyle işlesem, sen böyle işler misin?” diye tecrübe-
vari bir surette Cenab-ı Hakkın rububiyetine karşı imti-
han tarzı, sû-i edeptir, ubudiyete münafidir.
abd:
kul.
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
aleyhisselâm:
Allah’ın selâmı
onun üzerine olsun.
bina etme:
yapma, kurma.
dergâh:
sığınılacak yer; büyük bir
huzura girilecek kapı.
ecel:
her canlının Allah tarafından
takdir edilen ölüm vakti.
edebü’d-Din ve’d-Dünya:
Maver-
dî’nin (öl. 1058) ünlü ahlâk kitabı.
hâk:
doğru, gerçek, hakikat.
harekât:
hareketler, davranışlar.
hata:
yanlış, yanılgı, kusur.
ilâh:
kendisine ibadet edinilen ve
tapınılan şey.
iltica:
sığınma, güvenme, dayan-
ma.
imtihan:
deneme, sınama.
itiraz:
kabul etmediğini belirtip
karşı çıkma.
kader-i ilâhî:
İlâhî kader, Allah’ın
kader kanunu.
kelâm:
söz, lâfız.
ma’bud:
kendisine ibadet edilen,
tapınılan, kulluk edilen Allah.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
medar-ı iltibas:
karıştırma sebe-
bi.
mesele:
önemli konu.
mücahede:
savaşma, mücadele.
münafi:
zıt, aykırı.
nota:
dikkat çekici ve uyarıcı bil-
gi.
rab:
besleyen, yetiştiren, ver-
diği nimetlerle mahlûkatı ıslah
ve terbiye eden Allah.
resul:
Allah’ın elçisi, peygam-
ber.
rububiyet:
Cenab-ı Hakkın
her zaman, her yerde, her
mahlûka muhtaç olduğu şey-
leri vermesi, onu terbiye et-
mesi ve idaresi altında bulun-
durma vasfı.
şahadet:
şahit olma, şahitlik,
tanıklık.
salât:
Hz. Peygambere dua;
Hz. Muhammed’e Ashabına,
ailesine Allah’ın rahmet ve
mağfiretini, meleklerin istiğ-
farını ve mü’minlerin dualarını
dileme.
selâm:
barış, rahatlık, selâmet
ve esenlik dileme.
sû-i edep:
edep dışı, edebe
aykırı.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tarik-ı hak:
hak ve hakikat
yolu.
tarz:
biçim, şekil.
tecrübevari:
tecrübeli gibi.
ubudiyet:
kulluk.
vazife:
görev.
1.
Senden başka ilâh yoktur. Sen teksin, ortağın yoktur. Dünyada son söz, ahirette ve kabirde
ilk kelâm, “Şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur ve Muhammed, Allah’ın resulüdür”
Allah ona salât ve selâm eylesin.
Z
ühre
| 270 | Mesnevî-i nuriye
1...,260,261,262,263,264,265,266,267,268,269 271,272,273,274,275,276,277,278,279,280,...528
Powered by FlippingBook