acılığından, necatın halâveti tavazzuh ile, münacat lezze-
ti ortaya çıksın.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Ubudiyette ancak teslimiyet vardır; tecrübe, imtihan
yoktur. Çünkü, seyyid, efendi abdini, hizmetkârını tecrü-
be ve imtihan edebilir, fakat abd seyyidini imtihan etmek
salâhiyetinde değildir. Ve keza, insan rabbini, Hâlık’ını
tecrübe edemez.
@
h
aBBe
/Z
eYlü
’
Z
-Z
eYil
| 236 | Mesnevî-i nuriye
abd:
kul, köle.
halâvet:
zevk, lezzet.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden, yaratıcı;
Allah.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki!.
imtihan:
deneme, sınama.
keza:
böylece, aynı şekilde.
münacat:
Allah’a dua etme,
yalvarma, Onun manevî huzu-
runda tazarru ve niyazda bu-
lunma.
necat:
kurtuluş, kurtulma, ha-
lâs, selâmet.
rab:
besleyen, yetiştiren, ver-
diği nimetlerle mahlûkatı ıslah
ve terbiye eden Allah.
salâhiyet:
yetki, bir işi yapma-
ya veya işe karışmaya hakkı
bulunma.
seyyid:
efendi, en önde olan.
tavazzuh:
açıklanma, aydın-
lanma, açıklığa kavuşma, açık
hale gelme.
tecrübe etmek:
sınamak, de-
nemeye tâbi tutmak; hesaba
çekmek.
teslimiyet:
kendini Allah’a ve-
ya başka birinin iradesine terk
etme, boyun eğme.
ubudiyet:
kulluk.