Mesnevi-i Nuriye - page 226

kur’ân’dan fehim ve iktibas ettiği, hafızasında kendisine
has bir kur’ân vardır ki, onun ruhunu terbiye, kalbini te-
davi eder.
Ve keza, kur’ân-ı kerîm’in bir meziyeti şudur ki: Bü-
tün ulema ve ehl-i meşrep gibi, herkes, hidayeti için, şi-
fası için müteaddit surelerden ayrı ayrı ayetleri ahzedebi-
lir. Çünkü, bir ayetin sair âyât-ı kur’âniye ile pek ince
münasebetleri, ittisal cihetleri vardır, aralarında vahşet
yoktur. Bu itibarla, müteaddit surelerden alınan ayetler,
küçük bir kur’ân hükmünde olur.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
(1)
$Ép
H s
’p
G n
Is
ƒo
b n
’n
h n
?r
ƒn
M n
cümle-i mukaddesesi, insanın,
zerre vaziyetinden, insan-ı mü’min suretine gelinceye
kadar camidiyet, nebatiyet, hayvaniyet, insaniyet gibi
geçirdiği etvar ve ahvaline nazırdır. Şu menzillerde insa-
nın letaifi pek çok elem ve emellere maruzdur. Maaha-
za, havl ve kuvvetin müteallikleri zikredilmeyerek, mut-
lak bırakılmıştır. Binaenaleyh, bu cümle tesellibahş olup,
şümulü dâhilinde olan makamlara göre tefsir edilir.
Meselâ:
1.
$Ép
H s
’p
G p
Oƒo
Lo
ƒr
dG n
¤n
Y n
Is
ƒo
b n
’n
h p
?n
ón
©r
dG p
øn
Y n
?r
ƒn
M n
“Ademden çıkıp vücuda gelmek.”
2.
$Ép
H s
’p
G p
A B Én
?n
Ñr
dG n
¤n
Y n
Is
ƒo
b n
’n
h p
?Gn
hs
õdG p
øn
Y n
?r
ƒn
M n
“Zevale gitmeyip bekada kalmak.”
adem:
yokluk, hiçlik.
ahval:
hâller, durumlar.
ahzetme:
alma, alınma.
âyât-ı Kur’âniye:
Kur’ân’ın ayet-
leri.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
beka:
bâkîlik, ebedîlik, sonsuzluk.
binaenaleyh:
bundan dolayı, bu-
nun üzerine.
camidiyet:
cansızlık, ruhsuzluk.
cihet:
yön.
cümle-i mukaddese:
kudsî, pak
ve yüce cümle.
dâhil:
iç, içerisi.
ehl-i meşrep:
belirli bir meşreb,
yol ve huy sahipleri.
elem:
dert, üzüntü, maddî-mane-
vî ıztırap.
emel:
şiddet arzu, ümit.
etvar:
hâl ve hareketler, işler,
tarzlar, tavırlar.
fehim:
anlayış.
havl:
güç, kuvvet.
hayvaniyet:
hayvansallık.
hidayet:
doğru inanç ve yaşayış
üzere olmak.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
iktibas:
alıntı.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz kar-
deşim, bil ki!.
insan-ı mü’min:
inanan, inançlı in-
san.
insaniyet:
insanlık, insanlık mahi-
yeti.
ittisal:
bitişme, birleşme.
keza:
böylece, aynı şekilde.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy yo-
luyla Hz. Muhammed’e indirilmiş,
semavî kitapların sonuncusu.
letaif:
manevî duygular.
maahaza:
bununla birlikte, böyle
olmakla beraber.
makam:
yer, mevki.
maruz:
bir şeyin etkisi ve tesiri al-
tında bulunma.
menzil:
yer, konak.
meselâ:
örneğin.
meziyet:
bir şeyi başkaların-
dan ayıran vasıf, üstünlük ve
değerlilik vasfı.
mutlak:
bağımsız, askıda olan.
münasebet:
ilgi, ilişki, bağ.
müteaddit:
çeşitli, bir çok.
müteallik:
ait, alâkalı, ilgili.
nazır:
nazar eden, bakan.
nebatiyet:
bitkisellik.
ruh:
hayat ve canlılık veren
şey.
sair:
diğer, başka, öteki.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldı-
ğı 114 bölümden her biri.
suret:
biçim, görünüş.
şifa:
bedenî ve ruhî bir hasta-
lığın son bulması, sağlığına ka-
vuşma.
şümul:
içine alma, kapsam.
tefsir:
açıklama, izah.
terbiye:
ahlâklandırma, eğit-
me.
tesellibahş:
teselli verici, avu-
tucu.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim
sahipleri.
vahşet:
kopukluk, ayrılış, bir-
birinden uzaklaşma.
vaziyet:
durum.
zerre:
en küçük parça, mole-
kül, atom.
zeval:
sona erme, yok olma,
ölme.
zikretmek:
anmak, bildirmek.
1.
Günahlardan dönmek ve taate kuvvet, ancak Allah’ın yardımıyla mümkündür.
h
aBBe
| 226 | Mesnevî-i nuriye
1...,216,217,218,219,220,221,222,223,224,225 227,228,229,230,231,232,233,234,235,236,...528
Powered by FlippingBook