Mesnevi-i Nuriye - page 223

çeviren bir hudut bekçisi vardır; o zerratı taşmaktan me-
nediyor. o bekçi ise, muhit bir ilmin tecellisidir ki, o te-
celli kadere, kader de miktara, miktar da kalıba tahavvül
eder. demek, her şey, içerisindeki zerrata bir kalıptır.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
kur’ân’ın ayetleri birbirini tefsir ettiği gibi, bu kitab-ı
âlemin de bir kısmı diğer bir kısmını izah ediyor. Mese-
lâ, maddiyat âlemi, Cenab-ı Hakkın envar-ı nimetini cez-
betmek için, hakikî bir ihtiyaç ile şemse muhtaç olduğu
gibi; âlem-i maneviyat dahi, rahmet-i İlâhiyenin ziyaları-
nı almak için, şems-i nübüvvete muhtaçtır. Binaenaleyh,
resul-i ekrem’in (
AsM
) nübüvveti, şemsin kat’iyet ve vu-
zuhu derecesinde kat’î ve vazıhtır.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
zîhayatın vücuduna terettüp eden semereler, yalnız
kendisine, menfaatine, bekasına, kemaline mahsus de-
ğildir. Ancak o semerelerden bir hisse kendisine aittir;
bakî kalan kısm-ı azamı Hâlık’a racidir. zîhayata ait,
uzun bir zaman sonra husule gelir. Hâlık’a raci kısım ise,
bir anda husule gelir. Meselâ, o zîhayat, esma-i Hüsna-
nın tecelliyatına mazhariyetle, Hâlık’ı evsaf-ı kemaliye ile
tavsif ve lisan-ı hâliyle hamd etmiş oluyor.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
İnsanın bir ferdi, ihata-i fikriyesiyle, aklıyla, kalbinin
vüs’atiyle bir nevi külliyet kesbeder.
Mesnevî-i nuriye | 223 |
h
aBBe
kesb:
kazanma.
kısm-ı azam:
büyük kısım, ekse-
riyet, çoğunluk.
kitab-ı âlem:
âlem kitabı, bir ki-
tap hüviyetinde olan âlem, kâinat.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy yo-
luyla Hz. Muhammed’e indirilmiş,
semavî kitapların sonuncusu.
külliyet:
bütünlük, umumîlik.
lisan-ı hâl:
hâl dili, bir şeyin duru-
şu ve görünüşü ile bir mana ifade
etmesi.
maddiyat:
maddî ve cismanî şey-
ler, gözle görülüp elle tutulur cins-
ten şeyler.
mahsus:
bir şeye veya kişiye has
olan.
mazhariyet:
görünme ve tezahür
yeri olma; nail olma, şereflenme.
menetme:
yasak etme, engelle-
me, mâni olma.
menfaat:
fayda.
meselâ:
örneğin.
muhit:
ihata eden, kuşatıcı.
nevi:
çeşit, tür.
nübüvvet:
nebîlik, peygamberlik,
Allah elçiliği.
raci:
dönen.
rahmet-i ilâhiye:
Allah’ın sonsuz
rahmeti, İlâhî rahmet.
resul-i ekrem:
çok cömert, kerîm
olan peygamber, Hz. Muhammed
(asm).
semere:
meyve, güzel netice.
şems:
güneş.
şems-i nübüvvet:
peygamberlik
güneşi.
tahavvül:
değişme, dönüşme,
başkalaşma.
tavsif:
vasıflandırma, mahiyetini
ortaya koyma, niteleme.
tecelli:
belirme, bilinme, görün-
me.
tecelliyat:
tecelliler, görüntüler.
tefsir:
Kur’ân’ın mana bakımından
izahı, açıklaması.
terettüp:
ait olma, icap etme, ge-
rekme.
vazıh:
açık, ayan, aşikâr, besbelli,
kapalı olmayan.
vuzuh:
vazıh olma hâli, açıklık.
vüs’at:
genişlik.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zîhayat:
hayat sahibi.
ziya:
ışık, aydınlık, nur.
âlem:
varlık sınıflarından her
biri.
âlem-i maneviyat:
maddî ol-
mayan varlıklar âlemi; inanç
ve duygular âlemi.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
bâkî:
geri kalan.
beka:
bâkîlik, ebedîlik, son-
suzluk.
binaenaleyh:
bundan dolayı,
bunun üzerine.
cezbetmek:
kendine doğru
çekmek.
envar-ı nimet:
ihsan ve bağış
nurları.
esma-i Hüsna:
Allah’ın adları,
Allah’ın doksan dokuz güzel
ismi.
evsaf-ı kemaliye:
olgunluk
vasıfları.
hakikî:
gerçek.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden Allah.
hamd:
Allah’a karşı şükran ve
memnuniyetini onu överek
bildirme.
hisse:
pay, nasip.
hudut:
sınırlar.
husul:
olma, meydana gelme.
ihata-i fikriye:
fikrin genişliği,
kuşatıcılığı.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki!.
ilim:
bilgi, marifet.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
kader:
Cenab-ı Hakkın takdir
ve tayin etmesi.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
kemal:
olgunluk, mükemmel-
lik, kusursuz, tam ve eksiksiz
olma.
1...,213,214,215,216,217,218,219,220,221,222 224,225,226,227,228,229,230,231,232,233,...528
Powered by FlippingBook