Mesnevi-i Nuriye - page 215

Zeylü’l-Habbe
Arkadaş!
Ş
u müşevveş eserlerim ile büyük bir şeyin etrafını
kazıyorum, amma bilmiyorum keşfedebildim mi?
Veyahut sonra inkişaf edecektir. Veyahut bilahare zu-
hur edecek. Keşfine yol açıp gösteriyorum.
(1)
$Ép
H s
’p
G n
Is
ƒo
b n
’n
h n
?r
ƒn
M n
(3)
o
Ò°/
üs
ædG n
ºr
©p
fn
h '
‹r
ƒn
Ÿr
G n
ºr
©p
f
(2)
@ o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h *G Én
æo
Ñr
°ùn
M
ƒ
p
QÉn
£r
en
’r
G p
äGn
ôn
£n
b p
On
ón
©p
H p
?n
Ór
°Sp
’r
Gn
h p
¿Én
Á/
’r
G p
án
ªr
©p
f '
¤n
Y ! o
ór
ªn
ër
dn
G
p
QÉn
«r
Wn
’r
G p
äÉn
ªn
¨n
fn
h p
QÉn
gr
Rn
’r
G p
¢Tƒo
?o
fn
h p
QÉn
ér
°Tn
’r
G p
äGn
ôn
ª n
Kn
h p
QÉn
ëp
Ñdr
G p
êGn
ƒr
en
Gn
h
u
?o
c p
On
ón
©p
H p
QGn
ƒr
Wn
’r
G ?p
a /
¬p
ªn
©p
f r
øp
e u
?o
c '
¤n
Y o
¬n
d o
ôr
µt
°ûdGn
h p
QGn
ƒr
fn
’r
G p
äÉn
©n
ªn
dn
h
m
ós
ªn
ëo
e p
QÉn
«`r
Nn
’r
Gn
h p
QGn
ôr
Hn
’r
G p
óu
«°n
S '
¤n
Y o
?n
Ó°s
ùdGn
h o
In
Ós
°üdGn
h p
QGn
hr
On
’r
G ?p
a /
¬p
ªn
©p
f
p
QGn
ƒr
fn
’r
G …p
hn
P p
án
jGn
óp
¡r
dG p
?ƒo
éo
f p
¬p
HÉn
ër
°Un
Gn
h p
QÉn
¡r
Wn
’r
G p
¬p
d'
G = '
¤n
Yn
h p
QÉn
àr
îo
Ÿr
G
(4)
o
QÉn
¡s
ædGn
h o
?r
«s
dG n
?Gn
OÉn
e
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Misafir olan bir kimse, seferinde çok yerlere, menzil-
lere uğrar. Uğradığı her yerin âdetleri ve şartları ayrı ayrı
olur.
Mesnevî-i nuriye | 215 |
h
aBBe
bilahare:
sonra, sonradan, sonra-
ları.
enfal:
Kur’ân-ı Kerîm’in 8. Suresi.
Medine’de nazil olmuştur. 75
ayettir.
hamd:
Allah’a karşı şükran ve
memnuniyetini onu överek bildir-
me.
hidayet:
doğru inanç ve yaşayış
üzere olmak.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz kar-
deşim, bil ki!.
iman:
inanma, itikat.
inkişaf:
ortaya çıkma, keşfolun-
ma; gelişme.
keşif:
gizli bir şeyi bulma, meyda-
na çıkarma.
menzil:
durak, konak yeri.
müşevveş:
teşevvüşe uğramış,
düzensiz, karmakarışık.
nağme:
güzel ses, ahenk, ezgi .
nakış:
işleme, süsleme.
nimet:
lütuf, ihsan, bağış.
nurlu:
ışıklı, parıltılı.
rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen, koru-
yan, acıyan Allah.
rahman:
sonsuz merhamet sahi-
bi ve şefkatle bütün varlıkları rı-
zıklandıran Allah.
safha:
devre, merhale.
salât:
Hz. Peygambere dua; Hz.
Muhammed’e Ashabına, ailesine
Allah’ın rahmet ve mağfiretini,
meleklerin istiğfarını ve mü’min-
lerin dualarını dileme.
selâm:
barış, rahatlık, selâmet ve
esenlik dileme.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd et-
me.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
taat:
itaat etme, Allah’ın emirleri-
ni yerine getirip yasaklarından ka-
çınma.
vekil:
kullarının işlerine ve rızkına
kefil olan, her şeyi idaresi altında
bulunduran, kendisine dayanılan,
gözeten, şahit ve koruyucu Allah.
Zeylü’l-Habbe:
Habbe risalesinin
eki.
zuhur:
görünme, belli olma, orta-
ya çıkma.
âdet:
görenek, usul, alışkanlık.
Âl-i imran:
Kur’ân-ı Kerîm’in
3. suresi. Medine’de nazil ol-
muştur. 200 ayettir.
amma:
ama, lâkin, ancak.
Ashap:
Sahabeler, Hz. Pey-
gamberi (asm) görmüş ve
onunla konuşmuş olan Müslü-
man kimseler.
1.
Günahlardan dönmek ve taate kuvvet, ancak Allah’ın yardımıyla mümkündür.
2.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir (Al-i İmran Suresi: 173.)
3.
O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır. (Enfal Suresi: 40.)
4.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Yağmurların damlaları, denizlerin dalgaları, ağaçların meyveleri, çiçeklerin nakışları, kuş-
ların nağmeleri ve ışıkların parıltıları adedince iman ve İslâm nimetinden dolayı Allah’a hamd
olsun. Hayat safhalarımızdaki her bir nimete karşılık bütün zamanlardaki bütün nimetleri
sayısınca Ona şükürler olsun. İyilerin ve hayırlıların efendisi, Allah’ın seçkin kulu Muham-
med’e (
ASM
) temiz Âline ve hidayet yıldızları olan nurlu Ashabına gece ve gündüzler devam
ettiği sürece salât ve selâm olsun.
1...,205,206,207,208,209,210,211,212,213,214 216,217,218,219,220,221,222,223,224,225,...528
Powered by FlippingBook