Mesnevi-i Nuriye - page 205

12.
kur’ân, kalblere kuvvet ve gıdadır, ruhlara şifadır.
gıdanın tekrarı kuvveti arttırır. tekrar etmekle daha
me’lûf ve me’nus olduğundan, lezzeti artar.
13.
İnsan maddî hayatında, her anda havaya, her va-
kit suya, her zaman ve her gün gıdaya, her hafta ziyaya
muhtaçtır. Bunların tekerrürü, haddizatında tekerrür ol-
mayıp, ihtiyaçların tekerrürü içindir. kezalik, insan, ha-
yat-ı ruhiyesi cihetiyle kur’ân’da zikredilen bütün nevile-
re muhtaçtır. Bazı nevilere her anda muhtaçtır:
(1)
*G n
ƒo
g
gibi. Çünkü, ruh bununla nefes alıyor. Bazı nevilere her
vakit, bazılarına her zaman muhtaçtır. İşte hayat-ı kalbi-
yenin ihtiyaçlarına binaen, kur’ân, tekrarlar yapıyor.
Meselâ,
(2)
$G p
º°r
ùp
H
hava-i nesimî gibi kalbi ve ruhu tatmin
ettiğinden, kesret-i ihtiyaca binaen, kur’ân’da çok tekrar
edilmiştir.
14.
kıssa-i Mûsa gibi bazı hâdisat-ı cüz’iyenin tekrarı,
o hâdisenin büyük bir düsturu tazammun ettiğine işaret-
tir.
Hülâsa, kur’ân hem zikirdir, hem fikirdir, hem hik-
mettir, hem ilimdir, hem hakikattir, hem şeriattır, hem
sadırlara şifa, mü’minlere hüda ve rahmettir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Fıtrat-ı insaniyenin garip bir hâli, gaflet zamanında le-
taif ile havassın hükümlerini iltibas ile birbirine benzetir,
Mesnevî-i nuriye | 205 |
h
aBBe
kardeşim, bil ki!.
ilim:
bilgi, marifet.
iltibas:
birbirine benzeyen şeyleri
şaşırıp karıştırma.
kesret-i ihtiyaç:
ihtiyacın çoklu-
ğu.
kezalik:
keza, bu da öyle, böyle-
ce.
kıssa-i Mûsa:
Hz. Mûsa’nın kıssa-
sı, Hz. Mûsa’nın başından geçen
mühim hâdiselerin anlatıldığı kıs-
sa.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy yo-
luyla Hz. Muhammed’e indirilmiş,
semavî kitapların sonuncusu.
letaif:
manevî duygular.
maddî:
madde ile alâkalı, cismanî.
me’lûf:
alışılmış, ülfet edilmiş.
me’nus:
alışılmış, alışık, ünsiyet
edilmiş.
meselâ:
örneğin.
mü’min:
iman eden, inanan.
nevi:
çeşit, tür.
rahmet:
bağış, bağışlanma, affo-
luş, merhamet.
ruh:
hayat ve canlılık veren şey.
sadır:
yürek, kalp.
şeriat:
Allah tarafından peygam-
ber vasıtasıyla bildirilen, İlâhî emir
ve yasaklara dayanan hükümlerin
hepsi.
şifa:
bedenî ve ruhî bir hastalığın
son bulması, sağlığına kavuşma.
tatmin:
doyurma, ihtiyacını karşı-
lama.
tazammun:
ihtiva etme, içine al-
ma, içinde bulundurma.
tekerrür:
tekrarlanma.
zikir:
Allah’ın adlarını anarak dua
etme, Allah’ı anma.
ziya:
ışık, aydınlık, nur.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
cihet:
yön.
düstur:
kaide, esas, prensip.
fıtrat-ı insaniye:
insanın fıtra-
tı, insanın tabiatı, huyu, yara-
tılışı.
gaflet:
dikkatsizlik, endişesiz-
lik, Allah’tan uzaklaşıp nefsin
arzularına dalmak.
garip:
tuhaf, şaşılacak.
haddizatında:
esasen, aslında.
hâdisat-ı cüz’iye:
küçük ve
basit hâdiseler, olaylar.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek, doğru.
hava-i nesimî:
temiz hava, sa-
bahki hava.
havas:
hasseler, duyular.
hayat-ı kalbiye:
inancın yaşa-
ması, ayakta kalabilmesi; kal-
bi ilgilendiren hususların varlı-
ğını devam ettirebilmesi.
hayat-ı ruhiye:
ruha ait olan
hayat, ruhî hayat.
hikmet:
.
hüda :
doğruluk, hidayet, doğ-
ru yol.
hüküm:
karar, emir, hâkimi-
yet.
hülâsa:
bir şeyin özü, esası,
özeti.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
1.
O Allah’tır.
2.
Allah’ın adıyla.
1...,195,196,197,198,199,200,201,202,203,204 206,207,208,209,210,211,212,213,214,215,...528
Powered by FlippingBook