Mesnevi-i Nuriye - page 158

1339 TarihiNde Meclis-i MebusaNa hiTabeN YazdığıM
bir huTbeNiN sureTidir
(Bu kısım Müellifin kendi Türkçesidir.)
w
(1)
Ék
Jƒo
br
ƒn
e Ék
HÉn
à`p
c n
Ú/
`æp
erD
ƒo
Ÿr
G n
¤n
Y r
ân
fÉn
c n
Iƒ'
?°s
üdG s
¿
p
G
EyMücahidîn-iİslâm,EyEhl-iHallüakd!
Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini
dinlemenizi rica ediyorum.
Evvelâ
: Şu muzafferiyetteki harikulâde nimet-i İlâhiye
bir şükran ister ki, devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, ni-
met şükrü görmezse gider. Madem ki kur’ân’ı, Allah’ın
tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız, kur’ân’ın
en sarih ve en kat’î emri olan salât gibi feraizi imtisal et-
meniz lâzımdır; tâ onun feyzi, böyle harika suretinde üs-
tünüzde tevali ve devam etsin.
Saniyen
: Âlem-i İslâm’ı mesrur ettiniz, muhabbet ve
teveccühünü kazandınız. lâkin, o teveccüh ve muhabbe-
tin idamesi, şeair-i İslâmiyeyi iltizamla olur. zira Müslü-
manlar İslâmiyet hesabına sizi severler.
Salisen
: Bu âlemde, evliyaullah hükmünde olan gazi
ve şühedalara kumandanlık ettiniz. kur’ân’ın evamir-i
kat’iyesine imtisal etmekle, öteki âlemde de o nuranî
âlem:
dünya.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
ehl-i hallüakd:
zor meseleleri ve
işleri halledip sonuca bağlayanlar.
evamir-i kat’iye:
kesin emirler.
evliyaullah:
Allah’ın velî kulları,
Allah dostları, Allah’ın salih kulla-
rı.
evvelâ:
birinci olarak, her şeyden
önce, ilk olarak.
feraiz:
farzlar.
feyiz:
bolluk, bereket, ihsan, ba-
ğış.
harika:
olağanüstü.
harikulâde:
olağanüstü.
hitaben:
hitap ederek, söyleye-
rek.
hutbe:
konuşma, söylev.
hücum:
saldırma.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
idame:
devam ettirme, sürdürme.
iltizam:
birinin tarafını tutma, ta-
rafgirlik.
imtisal:
emre tamamen uyma,
gerekeni yapma, alınan emre bo-
yun eğme.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tereddü-
de mahal bırakmayan.
kumandan:
komutan.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy yo-
luyla Hz. Muhammed’e indirilmiş,
semavî kitapların sonuncusu.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
Meclis-i Mebusan:
Büyük Millet
Meclisi;
milletvekillerinin
oluşturduğu topluluk.
mesele:
önemli konu.
mesrur:
sevinçli, memnun, şen,
sürurlu.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muzafferiyet:
muzafferlik, üstün-
lük, düşmana üstün gelme, galibi-
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Şüphesiz namaz, mü’minlerin üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır. (Nisâ Suresi:
103.)
h
uBaB
| 158 | Mesnevî-i nuriye
yet.
mücahidin-i islâm:
İslâm mü-
cahitleri, İslâmiyet için cihad
edenler.
müellif:
eser telif eden, yazan.
nimet:
Allah’ın bağışladığı
maddî ve manevî lütuf ve ik-
ramlar.
nimet-i ilâhîye:
Allah’ın nime-
ti, lütfu, ihsanı.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak,
münevver.
salât:
namaz.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sarih:
açık, âşikar.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şeair-i islâmiye:
İslâma ait
işaretler, İslâma sembol olmuş
iş ve ibadetler.
şüheda:
şehitler.
şükran:
teşekkür etme, iyilik
bilme.
tevali:
uzayıp gitme, devam
etme.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
tevfik:
Allah’ın yardımı, başa-
rılı kılması.
ziyade:
Artma, çoğalma.
1...,148,149,150,151,152,153,154,155,156,157 159,160,161,162,163,164,165,166,167,168,...528
Powered by FlippingBook