SekizinciMektup
(2)
/
? p
ór
ª n
ë
p
H
o
í p
q
Ñ° n
ù o
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
|}
/
¬p
ª°r
SÉp
H
(3)
p
º«/
Ms
ôdG p
ø'
ªr
Ms
ôdn
G
isimleri,
(4)
p
º«/
Ms
ôdG p
ø'
ªr
Ms
ôdG $G p
º```````°r
ùp
H
’e
girdiklerinin ve her mübarek şeyin başında zikredilmele-
rinin çok hikmetleri var. onların beyanını başka vakte
ta’likan, şimdilik kendime ait bir hissimi söyleyeceğim.
kardeşim, ben
p
º«/
Ms
ôdG p
ø'
ªr
Ms
ôdn
G
isimlerini öyle bir nur-i
azam görüyorum ki, bütün kâinatı ihata eder ve her ru-
hun bütün hacat-ı ebediyesini tatmin edecek ve hadsiz
düşmanlarından emin edecek, nurlu ve kuvvetli görünü-
yorlar. Bu iki nur-i azam olan isimlere yetişmek için en
mühim bulduğum vesile, fakr ile şükür, acz ile şefkattir.
Yani, ubudiyet ve iftikardır.
Şu mesele münasebetiyle hatıra gelen ve muhakkikî-
ne, hatta bir üstadım olan İmam-ı rabbanî’ye muhalif
olarak diyorum ki:
Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın Yusuf Aleyhisselâma
karşı şedit ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir,
belki şefkattir. Çünkü, şefkat, aşk ve muhabbetten çok
keskin ve parlak ve ulvî ve nezihtir ve makam-ı nübüvve-
te lâyıktır. Fakat muhabbet ve aşk, mecazî mahbuplara
Mektubat | 51 |
S
ekizinci
m
ekTup
tıran ve hakikatleri delilleriyle bi-
len âlimler.
muhalif:
karşı, zıt.
mübarek:
bereketli, hayırlı.
mühim:
önemli.
münasebet:
ilgi, vesile.
nezih:
temiz, pak.
nur:
aydınlık, ışık.
nur-i azam:
çok büyük nur ve
muazzam ışık.
Rahîm:
sonsuz merhamet sahibi
olan Allah..
Rahman:
rahmeti bütün herkese
yayılan ve bütün yaratılmışların
rızıklarını ve geçim şekillerini içi-
ne alan rahmetin sahibi Allah.
ruh:
can, karakter ve yaratılış.
şedit:
şiddetli.
şefkat:
içten ve karşılıksız sevgi.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, teşekkür
etme.
ta’likan:
erteleyerek; askıya
almak.
tatmin etmek:
doyurmak, kalbe
güven vermek.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tutma.
ubudiyet:
kulluk, kul olduğunu
bilip Allah’a itaat ve ibadet etme.
ulvî:
yüksek, yüce.
üstat:
bir ilim veya sanatta üstün
olan öğretici, hoca.
vakit:
zaman.
vesile:
vasıta, araç.
zikir:
anma.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
aşk:
şiddetli sevgi.
beyan:
anlatma, açıklama.
emin:
emniyet sahibi, korku-
suz.
fakr:
fakirlik, ihtiyaç hâli.
hacat-ı ebediye:
sonsuz ihti-
yaçlar ve istekler.
hadsiz:
sınırsız.
hatıra gelen:
zihne, fikre ve
kalbe gelen.
hikmet:
gaye, fayda.
hissiyat:
hisler, duygular.
iftikar:
kulun Allah’a karşı ne
kadar fakir olduğunu hissedip
göstermesi.
ihata etmek:
kuşatmak, kap-
samak.
kâinat:
bütün âlemler, varlık-
lar.
lâyık:
yakışır, uygun.
makam-ı nübüvvet:
pey-
gamberlik makamı.
mecazî mahbup:
gerçek ol-
mayan sevgili.
mesele:
konu.
muhakkikîn:
gerçekleri araş-
1.
Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Rahman ve Rahîm.
4.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. (Fatiha Suresi: 1; Neml Suresi: 30.)