AltıncıMektup
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íp
q
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
|}
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
n
?Gn
OÉn
e r
ºo
µp
fGn
ƒr
Np
G '
=
¤n
Yn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h o
¬o
àn
ªr
Mn
Qn
h$G o
?n
Ó°n
S
(3)
p
¿Gn
ón
br
ön
Ør
dG n
?n
Ñr
?n
à°r
SGn
h p
¿Gn
ön
ªn
?r
dG n
?Gn
OÉn
en
h p
¿Gn
ör
ün
©r
dG n
Ön
bÉn
©n
Jn
h p
¿Gn
ƒn
?n
Ÿr
G
G
AyRETLİ KARDEŞLERİM
, hamiyetliarkadaşlarımve
dünyadenilendiyar-ıgurbettemedar-ıtesellilerim,
Madem Cenab-ı Hak sizleri, fikrime ihsan ettiği mana-
lara hissedar etmiştir; elbette hissiyatıma da hissedar ol-
mak hakkınızdır. sizleri ziyade müteessir etmemek için,
gurbetimdeki firkatimin ziyade elîm kısmını tayyedip, bir
kısmını sizlere hikâye edeceğim. Şöyle ki:
Şu iki üç aydır pek yalnız kaldım. Bazen on beş yirmi
günde bir defa misafir yanımda bulunur. sair vakitlerde
yalnızım. Hem yirmi güne yakındır dağcılar yakınımda
yok, dağıldılar.
İşte gece vakti, şu garibâne dağlarda, sessiz, sedasız,
yalnız, ağaçların hazinâne hemhemeleri içinde, kendimi
birbiri içinde beş muhtelif renkli gurbetlerde gördüm.
Bi r inc i s i
: İhtiyarlık sırrıyla, hemen ekseriyet-i mutla-
ka ile, akran ve ahbabım ve akaribimden yalnız ve garip
kaldım. onlar beni bırakıp âlem-i berzaha gittiklerinden
neş’et eden hazin bir gurbeti hissettim.
Mektubat | 43 |
a
lTıncı
m
ekTup
ahbap:
dostlar.
akarip:
yakınlar, akrabalar.
akran:
eşitler, yaşıtlar.
âlem-i berzah:
kabir âlemi.
bereket:
bolluk, uğurluluk,
mutluluk.
Cenab-ı Hak:
Allah.
diyar-ı gurbet:
gurbet diyarı,
gurbet ili, yurdu.
ekseriyet-i mutlak:
mutlak
çoğunluk, kesin çoğunluk.
elbette:
kesinlikle, her hâlde.
elîm:
çok acı verici, acıklı.
Ferkadan:
iki kutup yıldızı.
fikir:
akıl, düşünce.
firkat:
ayrılık, hasret.
garibâne:
garipçe, kimsesiz.
garip:
kimsesiz, yabancı.
gayret:
çalışma, çabalama.
gurbet:
yabancı yer; gariplik,
yabancılık.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi, gece ve gündüz devam ettikçe, sabah ve akşam gel-
dikçe, ay ve güneş döndükçe, Ferkadan denilen iki kutup yıldızı doğdukça ikinizin ve kar-
deşlerinizin üzerine olsun.
hamiyet:
mukaddes değerleri
koruma duygusu, gayreti.
hazin:
hüzünlü.
hazinâne:
hüzünlü bir şekilde,
üzücü.
hemheme:
rüzgârın esmesi ile
ağaç yapraklarından çıkan sesler.
hikâye:
anlatma, nakletme.
hissedar:
hisse sahibi, pay sahibi.
hissiyat:
hisler, duygular.
ihsan:
lütuf, ikram edilen.
kusur:
noksan, özür.
mana:
anlam.
medar-ı teselli:
teselli kaynağı.
muhtelif:
çeşitli, farklı, türlü.
müteessir etme:
üzme, esef et-
me.
neş’et etme:
meydana gelme,
ileri gelme, oluşma.
noksan:
eksiklik.
rahmet:
acıma, merhamet etme,
şefkat gösterme.
sair:
diğer, başka.
seda:
ses, seda.
tayyetmek:
çıkarmak, geçmek,
atlamak.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık olma-
yan şeylerden uzak ve yüce tut-
ma, şanına lâyık ifadelerle anma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tutma.
vakit:
zaman
ziyade:
çok, fazla.
?
AltıncıMektup, Barla’da
1930-31 yılları arasında
Türkçe olarak telif edil-
miştir.