güneşler, yıldızlar hakikî hareketle ve hadsiz bir sür’atle,
hadsiz bir mesafeyi her gün katetmeleri lâzım gelir.
İşte, vahdette nihayetsiz sühulet ve kesrette nihayetsiz
suubet bulunduğundandır ki, ehl-i sanat ve ticaret, kesre-
te bir vahdet verir, tâ sühulet ve kolaylık olsun. Yani, şir-
ketler teşkil ederler.
El hâs ı l
:
Dalâletyolundanihayetsizmüşkülâtvar;hi-
dayetvevahdetyolundanihayetsizsühuletvar.
(1)
? /
bÉ n
Ñr
dG n
ƒo
g ? /
bÉ n
Ñr
dn
G
Sa i d Nu r s î
®
Mektubat | 35 |
Ü
çÜncÜ
m
ekTup
lâzım:
gerekli olma.
mesafe:
uzaklık.
müşkülât:
zorluklar.
nihayetsiz:
sonsuz.
suubet:
güçlük, zorluk.
sühulet:
kolaylık.
sür’at:
çabukluk, hız.
şirket:
ortaklık.
teşkil:
kurma.
vahdet:
birlik, Allah’a yakınlık
dalâlet:
imandan, İslâmiyet-
ten ve doğru yoldan ayrılma,
küfür.
ehl-i sanat ve ticaret:
ticaret
ve sanatla uğraşanlar.
elhâsıl:
netice itibarıyla, so-
nuç olarak.
hadsiz:
sınırsız.
hidayet:
doğru, hak olan, İslâ-
miyet.
katetmek:
aşıp geçmek.
kesret:
çokluk.
1.
Bâkî olan yalnız Allah’tır.