Mektubat - page 30

ÜçüncüMektup
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íp
q
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
|}
o
¬n
fÉn
ër
Ñ° o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
Omalûmtalebesinegönderilenmektubun­
birparçasıdır.
(3)
H
AMİSEN
: Bir mektupta, buradaki hissiyatıma his-
sedar olmak arzusunu yazmıştın. İşte binden birini işit.
Bir gece, yüz tabakalık irtifada, bir katran ağacının ba-
şındaki yuvada, semanın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yü-
züne baktım; kur’ân-ı Hakîm’in
(4)
¢p
ùs
æ`o
µ` r
dG p
QGn
ƒn
ér
dn
G ¯ ¢p
ùs
æ`o
îr
dÉp
H o
º°p
ù r
bo
G B '
Ón
a
kaseminde ulvî bir nur-i i’caz ve parlak bir sırr-ı belâgat
gördüm. evet, seyyar yıldızlara ve istitar ve intişarlarına
işaret eden şu ayet, gayet âlî bir nakş-ı sanat ve âlî bir
levha-i ibret, nazar-ı temaşaya gösteriyor.
evet, şu seyyareler, kumandanları olan güneşin daire-
sinden çıkıyorlar, sabit yıldızlar dairesine girerek semada
yeni yeni nakışları ve sanatları gösteriyorlar. Bazen ken-
dileri gibi parlak bir yıldıza omuz omuza verir güzel bir
vaziyet gösteriyorlar. Bazen küçük yıldızlar içine girip bir
kumandan suretini gösteriyorlar. Hususuyla bu mevsim-
de, akşamdan sonra, ufukta zühre yıldızı ve fecirden
evvel diğer parlak bir arkadaşı, gayet şirin ve güzel bir
vaziyet gösteriyorlar. sonra, vazife-i teftişiyelerini ve
âlî:
yüce, yüksek.
arzu:
istek, heves.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
bazen:
ara sıra.
evvel:
önce.
fecir:
sabah.
gayet:
son derece, oldukça.
hamisen:
beşinci olarak.
hissedar:
ortak.
hissiyat:
hisler, duygular.
hususuyla:
özellikle.
intişar:
yayılma.
irtifa:
yükseklik.
istitar:
kapanma, örtünme.
kasem:
yemin.
kumandan:
komutan.
kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
kusur:
noksan, özür, kabahat.
levha-i ibret:
ibret levhası.
malûm:
bilinen.
nakış:
süs.
nakş-ı sanat:
sanat süsü.
nazar-ı temaşa:
seyir gözü, seyir
bakışı.
noksan:
eksiklik.
nur-i i’caz:
mu’cizelik nuru.
sanat:
bir şeyi yapmada gösteri-
len ustalık.
sema:
gökyüzü.
seyyar:
gezici.
seyyare:
gezegen.
sırr-ı belâgat:
belâgat sırrı,
hâlin gerektirdiğine en uygun
şekilde söz söyleme özelliği.
suret:
görünüş, biçim.
tabaka:
kat, katman.
talebe:
öğrenci.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık ol-
mayan şeylerden uzak ve yü-
ce tutma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tut-
ma.
ulvî:
yüksek, yüce.
vazife-i teftişiye:
kontrol gö-
revi.
vaziyet:
hâl, durum.
yaldız:
süsleme.
yemin:
and.
Zühre Yıldızı:
Çoban Yıldızı,
Venüs.
Ü
çÜncÜ
m
ekTup
| 30 | Mektubat
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Bu mektubun baş kısmı Barla Lâhikası’nın 421. sayfasında 215. mektup olarak yer
almaktadır.
4.
Yemin olsun gizlenen ve açığa çıkan yıldızlara. (Tekvir Suresi: 15-16.)
?
ÜçüncüMektup, Bar-
la’da 1930’da Türkçe
olarak telif edilmiştir.
1...,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29 31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,...1086
Powered by FlippingBook