OnuncuMektup
İkisualincevabıdır.
(2)
/
? p
ór
ª n
ë
p
H
o
í pq
Ñ° n
ù o
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
|}
o
¬n
fÉ n
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
B
İ R İ N C İ S İ
:
otuzuncu sözün İkinci Maksadının ta-
havvülât-ı zerrat tarifine dair olan uzun cümlesinin haşi-
yesidir.
kur’ân-ı Hakîm’de
İmam-ıMübin
ve
Kitab-ıMübin
mükerrer yerlerde zikredilmiştir. ehl-i tefsir, “İkisi bir-
dir”; bir kısmı “Ayrı ayrıdır” demişler. Hakikatlerine da-
ir beyanatları muhteliftir. Hulâsa, “İlm-i İlâhînin ünvanla-
rıdır” demişler. Fakat, kur’ân’ın feyzi ile şöyle kanaatim
gelmiş ki:
İmam-ıMübin
, ilim ve emr-i İlâhînin bir nev’ine bir ün-
vandır ki, âlem-i şahadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor.
Yani, zaman-ı hâlden ziyade, mazi ve müstakbele nazar
eder. Yani, her şeyin vücud-i zahirîsinden ziyade aslına,
nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar. kader-i İlahî-
nin bir defteridir. Şu defterin vücudu, Yirmi Altıncı söz-
de, hem onuncu sözün haşiyesinde ispat edilmiştir.
evet, şu
İmam-ıMübin
, bir nevi ilim ve emr-i İlâhînin
bir ünvanıdır. Yani, eşyanın mebadileri ve kökleri ve
asılları, kemal-i intizam ile eşyanın vücutlarını gayet
âlem-i gayp:
görünmeyen başka
dünyalar.
âlem-i şahadet:
gözle gördüğü-
müz âlem.
beyanat:
açıklamalar, izahlar.
dair:
ait, ilgili.
ehl-i tefsir:
tefsir ve yorum ya-
panlar, Kur’ân’ı Kerîm’i mana ba-
kımından yorumlayanlar.
emr-i İlâhî:
Allah’ın emir ve işleri;
ilâhî emir, iş.
feyiz:
ilham, bereket, ihsan.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek.
haşiye:
dipnot.
hulâsa:
sözün kısası, özetle.
ilm-i İlâhî:
Allah’ın ilmi dahilinde
bulunan her şey.
İmam-ı Mübin:
İlâhî ilim ve emrin
bir ünvanı ve gayp âlemine, yani
geçmiş ve geleceğe bakan, görü-
nen varlığa değil, asla, nesle, kö-
ke ve tohuma bakan İlâhî emrin,
ilmin bir çeşit ünvanı.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me.
kader-i İlahî:
Allah’ın kader ka-
nunu.
kanaat:
görüş, fikir.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
kitab-ı Mübin:
herhangi bir şeyin
yaratıcının ilmindeki plan ve
programa göre gerçekleşme, vü-
cut bulma kaydı; kâinattaki olay-
ları nizam ve intizam içinde cere-
yan ettiren kudret kitabı.
kök:
dip, kaynak, köken.
kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
kusur:
noksan, özür.
maksat:
istenilen şey, gaye, konu
başlığı.
mazi:
geçmiş zaman.
mebadi:
tohum, başlangıç.
muhtelif:
çeşitli.
mükerrer:
tekrarlanmış, çok
yerler, tekrarı çok yerlerde
yapılmış.
müstakbel:
gelecek zaman.
nazar:
bakma.
nesil:
kuşak, soy.
nevi:
çeşit.
noksan:
eksiklik.
sual:
soru.
tahavvülât-ı zerrat:
zerrele-
rin değişmesi, atomların deği-
şim, dönüşüm ve hareketleri.
tarif:
tanım.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık ol-
mayan şeylerden uzak ve yü-
ce tutma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tut-
ma.
ünvan:
ad, sıfat.
vücud-i zahirî:
görünüşteki
vücut, varlık.
vücut:
varlık.
zaman-ı hâl:
şimdiki zaman.
zikir:
anma, anlatma.
ziyade:
daha çok, fazla.
o
nuncu
m
ekTup
| 60 | Mektubat
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)