Lem'alar - page 664

beraber, hayvanatın mühimlerinden olan koca manda ve
öküz ve deve gibi büyük mahlûkat gayet derece musah-
har, mutî; hatta zayıf bir çocuğa da yularını verip itaat et-
mek manasını ifade için,
(1)
n
án
«p
fÉn
ªn
K p
?Én
©r
fn
’r
G n
øp
e r
ºo
µ`n
d n
?n
õr
fn
Gn
h
ta-
biriyle, güya bu mübarek hayvanlar dünya hayvanları de-
ğil ki, içinde tevahhuş ve zarar bulunsun. Belki manevî
bir cennetin hayvanları gibi menfaattar, zararsızdırlar. Yu-
karıdan, yani rahmet hazinesinden indirilmiştir, diye ifa-
de ediyor.
Muhtemeldir ki, bazı müfessirlerin bu hayvanlar hakkın-
da “Cennetten indirilmiştir” dedikleri, bu manadan ileri gel-
miştir.
(HaşİYe)
kur’ân-ı Hakîm’in bir harfi için bir sahife ya-
zılsa, uzun olmuş denilmemeli. Çünkü kelâmullahtır. onun
için
n
?n
õr
fn
G
tabiri için iki üç sahife yazılmakla israf edilmiş ol-
maz. Bazen kur’ân’ın bir harfi, bir hazine-i maneviyenin
anahtarı olur.
Sa i d Nu r s î
XC
HaşİYe:
Bazı müfessirler, “Mebdeleri semavattan gelmişler” demelerin-
den muratları şudur ki:
Bu en’am denilen hayvanatın bekaları rızık iledir ve rızıkları ottur;
onların rızkı da yağmurdur. Yağmur ki, âb-ı hayattır ve rahmettir; ve rı-
zık da semavattan gelir.
2
r
º o
µ
o
br
Rp
Q p
A=É n
ª°s
ùdG ?p
an
h
ayeti buna işaret eder. Ma-
dem o hayvanların devam eden müteceddit vücutları semavattan gelen
yağmur içindedir; semadan indirilmiş manasını ifade eden
3
n
?n
õr
fn
G
tabiri
yerindedir.
âb-ı hayat:
hayat suyu.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
beka:
ebedîlik, devamlılık.
en’am:
nimetler.
gayet:
son derece.
güya:
sanki.
haşiye:
dipnot.
hayvanat:
hayvanlar.
hazine-i maneviye:
manevî ha-
zine.
ifade:
anlatma.
israf:
savurganlık.
işaret:
gösterme, belirtme.
itaat:
boyun eğme, uyma.
kelâmullah:
Allah’ın kelâmı,
Kur’ân-ı Kerîm.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fay-
dalar bulunan Kur’ân.
mahlûkat:
Allah tarafından
yaratılanlar.
mana:
anlam.
manevî:
manaya ait.
mebde:
başlangıç.
menfaat:
fayda.
muhtemel:
ihtimal dahilinde
olan.
murat:
maksat.
musahhar:
boyun eğen, emir
altına giren.
mutî:
itaat eden, boyun eğen.
mübarek:
feyizli, bereketli.
müfessir:
tefsir eden.
mühim:
önemli.
müteceddit:
yenilenen.
rahmet hazinesi:
Cenab-ı Al-
lah’ın hazinesindeki nimetler.
rahmet:
İlâhî şefkat, merha-
met.
rızık:
yiyecek ve içecek nimet-
leri.
sahife:
sayfa.
sema:
gök.
semavat:
gökler.
tabir:
ifade, söz.
tevahhuş:
vahşîleşme.
vücut:
beden.
1.
Sizin için erkekli dişili sekiz çift ehlî hayvan indirdi. (Zümer Suresi: 6.)
2.
Gökte de rızkınız vardır. (Zariyat Suresi: 22.)
3.
İndirdik.
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
| 664 | Lem’aLar
1...,654,655,656,657,658,659,660,661,662,663 665,666,667,668,669,670,671,672,673,674,...1406
Powered by FlippingBook