Bak, sizde bir güzellik meydana geldi.” onlar da birbiri-
nin yüzüne baktılar ve tasdik ettiler.
“Ya elmas nedir?”
“Bu sözleri yazmaktır. o zaman, yani yazdığınız za-
man sizin yazılarınız elmas gibi kıymetli olur.” tasdik et-
tiler.
“Ya Cevher nedir?”
“İşte o da bu kitaptan aldığınız imandır.” Hepsi birden
şahadet getirdiler.
Bu sohbette üç dört saat geçmiş; bendeniz farkına var-
madım. “İşte elmas, Cevher, nur budur” dedim. tasdik
ettiler. Hepsi birden bana bakıyorlardı ve “Bunu kim yaz-
dı?” diyorlardı.
Âciz talebeniz Şefîk
XC
YirmiAltıncıNükte
W
r
ºo
µp
JÉn
¡s
eo
G p
¿ƒo
£o
H ?
p
a r
ºo
µo
?o
?r
în
j m
êGn
hr
Rn
G n
án
«p
fÉn
ªn
K p
?Én
©r
fn
’r
G n
øp
e r
ºo
µ n
d n
?n
õr
fn
Gn
h
(1)
m
å'
?n
K m
äÉn
ªo
?o
X »
p
a m
?r
?n
N p
ór
©n
H r
øp
e Ék
?r
?n
N
ayeti,
(2)
n
ój/
ón
?r
G É n
ær
dn
õr
fn
Gn
h
ayetinde beyan ettiğimiz nüktenin
aynını tazammun edip, hem onu teyit ediyor, hem onun-
la teeyyüt ediyor.
Lem’aLar | 661 |
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
’
a
âciz:
zayıf, güçsüz.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
beyan:
anlatma, bildirme.
cevher:
elmas, değerli taş.
ehlî:
evcil.
elmas:
çok değerli.
iman:
inanma, itikat.
kıymetli:
değerli.
nur:
ziya, ışık.
nükte:
ince söz ve mana.
şahadet:
kelime-i şahadet ge-
tirme.
şefik:
şefkatli, merhametli.
talebe:
öğrenci.
tasdik:
doğrulama.
tazammun:
ihtiva etme, içine
alma.
teeyyüt:
kuvvet bulma, sağlam-
laşma.
teyit:
kuvvetlendirme, sağlamlaş-
tırma.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Sizin için erkekli dişili sekiz çift ehlî hayvan indirdi. Annelerinizin karnında sizi üç karanlık
içinde, bir yaratılıştan diğerine çevirerek yaratıyor. (Zümer Suresi: 6.)
2.
Demiri indirdik. (Hadid Suresi: 25.)