Lem'alar - page 651

Müellifinin medresesine yüz elli bin lira verilmesine dair
lâyihanın, iki yüz mebustan yüz altmış üç mebusun ade-
dine tevafuk edip, manen o tevafuk diyor ki: Hükûmet-i
cumhuriyenin 163 mebusun takdirkârâne imzaları, yüz
altmış üçüncü madde-i kanuniyenin hükmünü, onun hak-
kında iptal ediyor.
Hem yine manidar tevafukat-ı lâtifedendir ki, risale-i
nur’un yüz yirmi sekiz parçası, yüz on beş parça kitap
ediyor. risale-i nur’un şakirtlerinin ve müellifinin meb-
de-i tevkifi olan 27 nisan 1935 tarihi ile, mahkemenin
karar ve hüküm tarihi olan 19 Ağustos 1935 tarihi ol-
masına nazaran, yüz on beş gün olup, risale-i nur kitap-
ları adedine tevafuk etmekle beraber, istintak edilen, yüz
on beş suçlu gösterilen eşhasın da adedine tam tamına
tevafuk ettiği gibi, gösteriyor ki, risale-i nur Müellifinin
ve Şakirtlerinin başına gelen musibet, bir dest-i inayetle
tanzim ediliyor.
(HaşİYe)
XC
Lem’aLar | 651 |
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
HaşİYe:
Cây-ı dikkattir ki, risale-i nur Şakirtlerinin tevkiflerinin bir kıs-
mı 25 nisan 1935 tarihinde başlamış olup, kararnamede suçlu göste-
rilen yüz on yedi kimse ise de, ikisinin ismi mükerrer olmasına naza-
ran, bu suretle şakirtlerin adedi yüz on yedi adedine o kısmın tevkifin-
den hüküm tarihine kadar yüz on yedi gün olmakla tevafuk edip, evvel-
ki tevafukata bir letafet daha katmıştır.
Sa i d Nu r s î
adet:
sayı.
cây-ı dikkat:
dikkat çekici, il-
ginç.
dest-i inayet:
inayet eli.
eşhas:
şahıslar.
haşiye:
dipnot.
hükûmet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükûmeti, cumhuriyet
idaresi.
hüküm:
karar.
istintak:
sorguya çekme.
lâyiha:
mütalâaname.
letafet:
hoşluk, güzellik.
madde-i kanuniye:
kanun
maddesi.
manen:
mana itibarıyla.
manidar:
nükteli, ince manalı.
mebde-i tevkif:
tutuklamanın
başlangıcı.
mebus:
milletvekili.
medrese:
ders okutulan yer;
ilim ve irfan yerleri.
musibet:
felâket, belâ.
müellif:
telif eden, yazar.
mükerrer:
tekrarlanan.
nazaran:
bakımından, göre.
suret:
şekil, biçim.
şakirt:
talebe, öğrenci.
takdirkârâne:
takdir ederek.
tanzim:
düzenleme.
tevafuk etmek:
denk düş-
mek, uygun gelmek.
tevafuk:
uygun gelme.
tevafukat-ı lâtife:
hoş ve tatlı
uygunluklar.
tevkif:
tutuklama, hapse-
dilme.
1...,641,642,643,644,645,646,647,648,649,650 652,653,654,655,656,657,658,659,660,661,...1406
Powered by FlippingBook