Lem'alar - page 673

YirmiDokuzuncuLem’a
(1)
İmanamedarâlîbİrtefekkürname,tevhİdedaİryüksekbİrmarİfetname
(2)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
Kardeşlerim,
Bu Tefekkürname çok ehemmiyetlidir. İmam-ı
Ali’nin (
rA
) ona bir vecihte “Ayetü’l-Kübra” namını
vermesi, tam kıymetini gösteriyor. Namaz tesbiha-
tında aynelyakîn derecesinde kalbe gelmiş, çok risa-
leleri netice vermiş, otuz sene akıl ve fikrin gıda ve
ilâcı olmuş bir marifetnamedir. Bunu hem Lem’a-
lar’ın içinde, hem kırk elli adet müstakil makine ile
yazılsa münasiptir.
SaidNursî
Yirmi sene evvel, eskişehir hapsinde tecrid-i mutlakta
iken yazılan bir lem’adır.
W
m
ós
ªn
ëo
e Én
fp
ópq
«°n
S '
¤n
Y o
?n
Ó°s
ùdGn
h o
In
Ó°s
üdGn
h n
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
ër
dn
G
(3)
n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ën
°Un
h /
¬p
d'
G '
=¤n
Yn
h
Lem’aLar | 673 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
a
ve seyrederek bilime.
bab:
kısım, bölüm.
dair:
alâkalı, ait, ilgili.
derç edilme:
arasına konulma,
yerleştirilme.
derece:
mertebe, kademe.
ebed:
sonu olmayan, sonsuzluk.
ehemmiyet:
önemli.
evvel:
önce.
ezel:
başlangıcı olmayan, öncesiz-
lik.
fikir:
akıl, hafıza, düşünme, dü-
şünce.
hâşiye:
ek, ilâve, dipnot.
iman:
inanma, inanç, itikat.
kıymet:
değer.
Lem’a:
parıltı, parlayış, parlama.
makine:
baskı makinesi.
marifetname:
Allah’ı bilmeye, ta-
nımaya dair yazı, eser.
meal:
anlam, mana, açıklama.
mecmua:
belli konudaki yazıları
bir arada bulunduran eser; kitap.
medar:
dayanak noktası, sebep,
vesile.
muhtelif:
çeşitli, farklı, türlü.
münasip:
uygun, yerinde.
müstakil:
bağımsız, başlı başına.
nam:
ad, isim.
namaz tesbihatı:
namaz bitimin-
den sonra okunan tesbih, dua, ve
ayetler.
naşir:
neşreden, yayan.
neşretmek:
yayınlamak.
netice:
sonuç, semere.
risale:
belli bir konuda yazılmış
küçük kitap, broşür.
salât ve selâm:
Peygamber Efen-
dimize rahmet ve esenlik dileme,
ona saygı gösterme.
tecrid-i mutlak:
kesin tecrit, kim-
seyle görüştürmeme, tam bir so-
yutlama.
tefekkürname:
Allah’ı tanımayı
sonuç verecek şekilde varlıklar
üzerinde düşünmeye sevk edici
eser, yazı.
tenzih etme:
Allah’ı kusur ve nok-
sanlıklardan uzak tutma, temiz
bilme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, Allah’ın varlığını, birliğini,
dengi ve ortağı bulunmadığını ka-
bul etme.
vecih:
yön, taraf.
1.
Bu lem’a, teksir Lem’alar mecmuasında neşredildiği hâli ile tam olarak derç edilmiştir.
Arabca Bablar ile Osmanlıca haşiyeler bir sahifeye, karşısına da ya Risale-i Nur’da mevcut
meallerin aynı, ya da muhtelif risalelerdeki cümlelerin tanzimiyle verilen mealleri konul-
muştur. (Naşirler)
2.
Allah’ın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.
3.
Rahman ve Rahîm olanAllah’ın adıyla.
Ezelden ebede kadar her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Âlemlerin Rabbi olan Al-
lah’a mahsustur. Salât ve selâm Efendimiz Muhammed’e (
ASM
) ve onun Âl ve Ashabının tü-
mü üzerine olsun.
]
YirmiDokuzuncu
Lem’a, 1935’te Eskişe-
hir Hapishanesinde,
Arabca olarak telif
edilmiştir.
âkıl:
akıllı, uslu.
akıl:
idrak, bilip anlama, fehim,
kavrayış, zekâ.
Âl ve ashap:
Peygamberimi-
zin aile fertleri ve onunla gö-
rüşen Müslümanlar, Sahabe-
ler.
âlî:
yüce, yüksek.
ayetü’l-Kübra:
Risale-i Nur
külliyatından bir risale.
aynelyakîn:
gözle görür dere-
cede inanma; bir şeyi görerek
1...,663,664,665,666,667,668,669,670,671,672 674,675,676,677,678,679,680,681,682,683,...1406
Powered by FlippingBook