Lem'alar - page 608

itilâf etmek üzere hapishanedeki odamızda bir ilâç istimal
ettiler. Benim fazla rikkatime dokunmuştu. odamda ça-
maşır ipi vardı. Bilâhere, o insanların inadına, sinekler
daha ziyade çoğaldılar. Akşam vaktinde, o küçücük kuş-
lar, o ip üstünde gayet muntazam diziliyorlardı. Çamaşır-
ları sermek için rüştü’ye dedim: “Bu küçücük kuşlara iliş-
me; başka yere ser.” o da, kemal-i ciddiyetle, dedi ki:
“Bu ip bize lâzımdır; sinekler başka yerde kendilerine yer
bulsun.”
Her ne ise... Bu lâtife münasebetiyle, seher vaktinde,
sinek ve karınca gibi kesretli küçük hayvanlardan bahis
açıldı. ona dedim ki:
Böyle nüshaları çoğalan nevilerin ehemmiyetli vazife-
leri ve kıymetleri vardır. evet, bir kitap, kıymeti nispetin-
de nüshaları teksir edilir. demek, sinek cinsi de ehemmi-
yetli vazifesi ve büyük kıymeti var ki, Fâtır-ı Hakîm, o kü-
çücük kaderî mektupları ve kudret kelimelerinin nüshala-
rını çok teksir etmiş. evet, kur’ân-ı Hakîm’in,
p
¿ho
O r
øp
e n
¿ƒo
Yr
ón
J n
øj/
òs
dG s
¿p
G o
¬n
d Gƒo
©p
ªn
à°r
SÉn
a l
?n
ãn
e n
Üp
ô°o
V ¢o
SÉ s
ædG Én
¡ t
`jn
G BÉ n
j
n
’ Ék
Är
«°n
T o
ÜÉn
Ht
òdG o
º o
¡r
Ño
?°r
ùn
j r
¿p
Gn
h o
¬n
d Gƒo
©n
ªn
àr
Lp
ƒn
dn
h Ék
HÉn
Ho
P Gƒo
?o
? r
în
j r
øn
d $G
(1)
o
܃o
?`r
£n
Ÿr
Gn
h o
Öp
dÉs
£dG n
?o
©n
°V o
¬r
æp
e o
?ho
òp
?r
æn
à°r
ùn
j
yani,
“Cenab-ı Haktan başka, bütün esbap ve ulûhiyetle-
ri ehl-i dalâlet tarafından dava edilen âliheler içtima etse,
bir sineği halk edemezler. Yani, sineğin hilkati öyle bir
mu’cize-i Rabbaniyedir ve bir ayet-i tekviniyedir ki, bütün
âlihe:
batıl ilâhlar, tanrılar.
ayet-i tekviniye:
kâinatta geçerli,
işleyen İlâhî kanunlar.
bahis:
konu.
bilâhere:
daha sonra, sonradan.
Cenab-ı Hak:
Allah.
dava:
takip edilen fikir, iddia.
ehemmiyet:
önem.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli, azgın ve
sapkın kimseler.
esbap:
sebepler.
Fâtır-ı Hakîm:
her şeyi bir mak-
sada uygun ve hikmetle ben-
zersiz bir şekilde yaratan Allah
(c.c.).
gayet:
son derece.
halk:
yaratma.
hilkat:
yaratılış.
içtima:
toplanma.
istimal:
kullanma.
itlâf:
telef etme, öldürme.
kaderî:
kader ile alâkalı.
kemal-i ciddiyet:
tam bir cid-
diyet.
kesret:
çokluk, fazlalık.
kıymet:
değer.
kudret:
kuvvet, iktidar.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
lâtife:
güldürücü, ince şaka.
lâzım:
gerekli.
mu’cize-i rabbaniye:
Rabbe
mensup mu’cize.
muntazam:
intizamlı, düzgün.
münasebet:
vesile.
nevi:
çeşit, tür.
nispet:
ölçü, oran.
nüsha:
birbirinin benzeri olan-
lardan her biri, yazılı sayfa.
rikkat:
merhamet, acıma.
seher:
tan yeri ağarmadan ön-
ceki vakit.
teksir:
çoğaltma.
ulûhiyet:
ilâhlık, Allahlık.
vakit:
zaman.
vazife:
görev.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Hac Suresi: 73.
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
| 608 | Lem’aLar
1...,598,599,600,601,602,603,604,605,606,607 609,610,611,612,613,614,615,616,617,618,...1406
Powered by FlippingBook