Lem'alar - page 607

ve içmemizin en kolayı ve en hafifi ve en hayırlı ve se-
vaplısı ve risale-i nur Şakirtlerinin en menfaatli bir ders-
haneleri ve en feyizli bir çilehaneleri ve düşmanlarına kar-
şı ne derece ihtiyatlı davranmak lâzım geldiğini talim eden
en hassas bir imtihan meydanı ve her birinde ayrı ayrı gü-
zel meziyetleri bulunan bu arkadaşların birbirinin âlî me-
ziyetlerinden ve güzel hasletlerinden ve birbiriyle tesis ve
tecdid-i uhuvvetlerinden istifade etmek ve ders almak için
en nurlu bir dershane, bir tekye suretinde gördüğümden,
bu vaziyetten değil şekva, belki bütün ruhumla şükür et-
tim.
evet, mesleğimiz şükürdür ve her şeyde bir vech-i rah-
meti, bir cihet-i nimeti görmektir.
Umumunuzun elemleriyle müteellim kardeşiniz
Sa i d Nu r s î
XC
ÜçüncüNükte
SADÂKATTE NAMDAR, SAFFET-
İ
KALBDE MÜMTAZ SÜLEYMAN RÜ
Ş
-
İ
LE B
İ
R MUHAVERE-
İ
LÂT
İ
FE MÜNASEBET
İ
YLE
BÜYÜKBiraYETiNKÜÇÜKBirNÜKTESidir
Şöyle ki:
güz mevsiminde, sineklerin terhisat zamanına yakın
bir vakitte, hodgâm insanlar, cüz’î tacizleri için sinekleri
Lem’aLar | 607 |
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
tecdid-i uhuvvet:
kardeşliğin ye-
nilenmesi, tazelenmesi.
tekye:
zakirlerin, dervişlerin zikir
ve ders için toplandıkları yer.
terhisat:
terhisler.
tesis:
kurma, meydana getirme.
umum:
hep, bütün.
vakit:
zaman.
vaziyet:
durum.
vech-i rahmet:
işin rahmet yönü.
âlî:
yüce, yüksek.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
cihet-i nimet:
nimet yönü.
cüz’î:
küçük.
çilehane:
çile yeri.
derece:
miktar, ölçü.
dershane:
ders yeri.
elem:
üzüntü, maddî manevî
ıztırap.
feyiz:
bolluk, bereket.
güz:
sonbahar.
haslet:
güzel huy, iyi özellik.
hassas:
incelikli.
hodgâm:
kendini düşünen.
ihtiyat:
tedbirli hareket etme,
uzak görüşlülük.
imtihan:
deneme.
istifade:
faydalanma.
menfaat:
fayda.
meslek:
tutulan yol.
meziyet:
üstünlük vasfı, fazi-
let.
muhavere-i lâtife:
hoş, güzel
konuşma.
mümtaz:
seçkin.
münasebet:
vesile.
müteellim:
elemli, kederli.
namdar:
nam sahibi.
nur:
parıltı, ışık.
nükte:
ince söz ve mana.
ruh:
can.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
saffet-i kalb:
kalbin saflığı, te-
mizliği.
sevap:
mükâfat.
suret:
biçim, tarz.
şakirt:
talebe.
şekva:
şikâyet.
şükür:
nimet ve iyiliğin sahi-
bini tanıma ve ona karşı min-
net duyma.
taciz:
rahatsız etme, huzursuz
kılma.
talim:
öğretme.
1...,597,598,599,600,601,602,603,604,605,606 608,609,610,611,612,613,614,615,616,617,...1406
Powered by FlippingBook