Lem'alar - page 601

kaside-i
Ercûze
’sinde
p
¿Én
e s
õdG n
?p
d '
òp
d Ék
c
p
Q r
ó o
e Én
j
fıkrasında lâf-
zen ve manen “kürdî” namını veriyor. o hâlde
…/
O r
ô o
c Én
j
’deki ye şeddesiz olsa, o vakit bin üç yüz yirmi bir eder.
o tarihte, o “kürdî,” Başit namındaki meşhur dağın ba-
şında bir taş üstünde akşam namazını kıldıktan sonra yal-
nız olarak otururken, o dağın esedi ve aslanı hükmünde
olan bir canavar kurt yanına geldi. Bir arkadaş gibi ona
ilişmedi. eğer
…/
O r
ô o
c Én
j
’deki ye şeddeli olsa, bin üç yüz
otuz bir eder ki, o tarihte ermeni-rus komitesinin cana-
varları her tarafta o “kürdî”yi sardıkları ve katline çalış-
tıkları ve fakat muvaffak olamadıkları tarihe tam tamına
tevafuk eder.
İşte, bin üç yüz otuz bir tarihine ve o dehşetli Harb-i
Umumînin şiddetli zamanına ve said-i kürdî’nin en mu-
sibetli ve en korkulu zamanına Hazret-i İmam-ı Ali (
rA
)
bu altı satırda altı defa
¢n
û r
în
J n
,
¢n
û r
în
J n
,
¢n
û r
în
J n
diye
mükerreren o tarihe işaret etmek, elbette hiçbir cihetle
tesadüf olmaz. Ve ilm-i esrar ve cifirde allâme-i ümmet
olan Hazret-i Ali (
rA
) sırlı ve kerametli olan meşhur kasi-
de-i
Celcelûtiye
’sinde istikbale bakan altı satırda altı defa
mükerreren aynı tarihe ve aynı korkulu vaktine
¢n
û r
în
J n
kelimesinde cifir hesabıyla ve manasıyla göstermesi, şek-
siz şüphesiz bir keramet-i gaybiyesidir. resul-i ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâmdan almış, ümmete ders vermiş.
Lem’aLar | 601 |
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
ve istikbalden haber veren meş-
hur kaside.
katl:
öldürme, katletme.
keramet:
Allah’ın velî kullarında
görülen olağanüstü hâller.
keramet-i gaybiye:
gaypla ilgili
keramet.
lâfzen:
sözlü olarak.
mana:
anlam.
manen:
mana itibarıyla.
meşhur:
şöhretli.
musibet:
felâket, belâ.
muvaffak:
başarılı.
mükerreren:
tekrar be tekrar.
nam:
ad.
namaz:
İslâm’ın beş şartından biri
olan salât.
resul-i ekrem:
çok cömert, kerîm
olan peygamber, Hz. Muhammed
(asm).
sır:
gizli hakikat.
şek:
şüphe.
taraf:
yer, yöre.
tesadüf:
rastlantı.
tevafuk:
uygun gelme.
ümmet:
bütün Müslümanlar.
vakit:
zaman.
allâme-i ümmet:
ümmetin en
büyük âlimi.
cifir:
harflere verilen sayı kıy-
meti ile ibarelerden tarih veya
isme dair işaretler çıkarmak
ilmi.
cihet:
yön.
dehşet:
büyük korku hâli.
esed:
aslan.
fıkra:
bend, fasıl.
Harb-i Umumî:
genel harb,
1914. 1918 yılları arasında ce-
reyan eden “Birinci Dünya Sa-
vaşı.”
hükmünde:
değerinde.
ilm-i cifir:
harflere verilen sayı
kıymeti ile ibarelerden tarih
veya isme dair işaretler çıkar-
mak ilmi.
ilm-i esrar:
harflerin sırlarını
ve hikmetlerini mevzu alan
ilim.
istikbal:
gelecek zaman.
işaret:
gösterme, dolaylı bil-
dirme.
kaside-i Celcelûtiye:
Hz.
İmam-ı Ali’nin Hz. Peygambe-
rin derslerine istinaden ka-
leme aldığı ve aslı cifir ve eb-
cet hesabı ile alâkalı olarak
telif edilen Süryanîce kaside.
kaside-i ercûze:
Hazret-i
İmam-ı Ali tarafından yazılan
1...,591,592,593,594,595,596,597,598,599,600 602,603,604,605,606,607,608,609,610,611,...1406
Powered by FlippingBook