Lem'alar - page 596

musibete karşı tahaffuz için İsm-i Azamı ders verip,
p
¿Én
e s
õdG n
?p
d'
òp
d Ék
c p
Qr
óo
e Én
jn
h
tabiriyle beş kuvvetli delillerle o
umumî hitaptan bize hususî baktığını gördük.
Bu üçüncü güzde:
Bizi ikaz ettiği musibet başımıza
geldiği ve hapse düştüğümüz ve bütün ruhumla ünsiyet
ettiğim arkadaşlarımın müfarakat zamanında yine
o
?o
Qr
ón
b s
?n
L …/
òs
dG p
ºr
°Sp
’r
G n
?p
eÉn
MÉn
«n
a
diye kerametkârâne bize te-
selli ve korkumuzu izale eder bir tarzda beyanatı görüldü.
lâtif bir tevafuktandır ki, üç güz mevsiminde, aynı za-
manda sekizinci ve on sekizinci ve Yirmi sekizinci
lem’alar da bu üç keramat-ı azîmeye dair olduğundan,
ihtiyârımız olmadan onar fasıla ile, sekiz, on sekiz, yirmi
sekize tevafuk ediyor. Bu altı satırda yedi defa Hazret-i
İmam-ı Ali’nin (
rA
)
¢n
ûr
în
J n
diyerek bin üç yüz otuz yedi-
den sonraki senelere, korkulu seneler olduğundan, en zi-
yade kur’ân hesabına perişaniyet ve havfa düşmüş olan-
lara teselli ve teşci etmesi bu umumî hitapta her bir sene-
ye bir
¢n
ûr
în
J n
kelimesiyle bakıp kırk ikiye ve daha son-
rasına kadar, risale-i nur’un mebde-i intişarı ve telifi ve
bu fakir, arkadaşlarımla beraber zamanın en dehşetli dar-
besine maruz olduğumuzdan, bu umumî hitapta bize hu-
susî baktığına kuvvetli bir emaredir. eğer
¢n
ûr
în
J n
mana-
sında bulunan
o
AÉn
°ûn
J r
øn
e r
ºp
°UÉn
Nn
h ,r
Ün
ôr
în
J n
’ r
?n
în
J n
gibi
beyanat:
açıklamalar, izahlar.
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
| 596 | Lem’aLar
dair:
alâkalı, ilgili.
delil:
bir meseleyi ispata ya-
rayan şey, bürhan.
emare:
alâmet, belirti.
fasıla:
aralık.
güz:
sonbahar.
havf:
korku.
hitap:
bir topluluğa karşı söz
söyleme.
hususî:
özel.
ihtiyâr:
tercih, irade.
ikaz:
uyarma.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın
bin bir isminden en büyük ve
manaca diğer isimleri kuşat-
mış olanı.
izale:
giderme.
keramat-ı azîme:
büyük ke-
rametler.
kerametkârâne:
kerametli bir
şekilde.
lâtif:
hoş, güzel.
lem’a:
parıltı.
mana:
anlam.
maruz:
bir şeyin karşısında ve
tesiri altında bulunan, uğrama.
mebde-i intişar:
neşrolmanın,
yayılmanın başlangıcı.
musibet:
felâket, belâ.
müfarakat:
ayrılık.
perişaniyet:
perişanlık.
ruh:
hayatın temeli ve sebebi
olan manevî varlık.
satır:
yazı sırası.
tabir:
ifade.
tahaffuz:
korunma.
tarz:
biçim, suret.
telif:
kitap yazma.
teselli:
avutma.
teşci:
cesaretlendirme.
tevafuk:
uygunluk.
umumî:
genel.
ünsiyet:
alışkanlık, ülfet.
ziyade:
çok, fazla.
1...,586,587,588,589,590,591,592,593,594,595 597,598,599,600,601,602,603,604,605,606,...1406
Powered by FlippingBook