Lem'alar - page 593

İKİNCİ emare:
…/
òs
dG p
ºr
°Sp
’r
G n
? p
eÉn
MÉn
«n
a
satırından sonra
r
?n
în
J n
’n
h r
Üp
QÉn
Mn
h ¢n
ûr
în
J n
’n
h r
?p
JÉn
?n
a
fıkrası pek zahir ve
kat’î bir surette Harb-i Umumîyi gösterdiği gibi, Harb-i
Umumîde gayet tehlikeli bir surette harbe iştirak eden bu
fakirin en korkunç zamanına bakar ve teselli eder ve
“korkma!” der. Ve bu umumî hitapta hususî risale-i
nur’un başlangıcı olan
İşaratü’l-İ’caz
’ın mebde-i telifi ile
ve âlem-i İslâm’ın en müthiş ve korkulu musibet zamanı-
nı manasıyla gösterdiği gibi cifir ve ebcet hesabıyla da
gösterir. Mana ile cifir hesabı ittifak ettiği yerde, ima kuv-
vetlenip işaret derecesine çıkar. Çünkü
¢n
ûr
în
J n
’n
h
Hicrî bin
üç yüz otuz yedi; rumî iki küsur fark eder, o hâlde bin üç
yüz otuz dörde iniyor ki, o tarihte yalnız, tek başımla
rusya’nın şimalinde en korkulu bir vaziyette esaretten fi-
rar ettiğimin zamanıdır.
¢n
ûr
în
J n
’n
h r
?p
JÉn
?n
a
beraber olsa, bin
dokuz yüz kırk küsur oluyor ki, bunda,
Allahü a’lem,
o ta-
rihte diğer bir harb-i umumî çıkmasına ve iştirakimize işa-
ret etmekle beraber, böyle büyük yekûnlarda üç dört far-
kın ehemmiyeti olmadığından; hem rumî yerine, Arabî
bu Milâdî tarihine girse, beş altı sene fark ediyor; yine
otuz yedi tarihi, evvelki hesaba tevafuk edip, en korkulu
vaziyetimizde teselli veriyor.
r
?n
în
J n
’n
h r
Üp
QÉn
Mn
h
ise pek
sarih bir surette Harb-i Umumîyi gösteriyor. Çünkü
Lem’aLar | 593 |
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
a
başlangıç olarak alan takvim.
musibet:
felâket, belâ.
müthiş:
dehşet veren
rumî:
Osmanlı devletinde malî iş-
lerde kullanılan güneş takvimi.
sarih:
açık.
suret:
biçim, tarz.
şimal:
kuzey.
teselli:
avunma.
tevafuk:
uygun gelme.
umumî:
genel.
vaziyet:
durum.
yekûn:
toplam.
zahir:
açık.
âlem-i İslâm:
İslâm dünyası.
allahü a’lem:
Allah bilir.
arabî:
Hicrî tarih.
cifir:
harflere verilen sayı kıy-
meti ile ibarelerden tarih veya
isme dair işaretler çıkarmak
ilmi.
derece:
basamak, mertebe.
ebcet:
Arab alfabesinde yirmi
sekiz harfe değer vererek tarih
ve hâdiseleri kaydetme ilmi.
ehemmiyet:
Osmanlı devle-
tinde malî işlerde kullanılan
güneş takvimi.
emare:
alâmet, belirti.
esaret:
esirlik.
evvel:
önce.
fıkra:
bend, fasıl.
firar:
kaçma, gizlice gitme.
gayet:
son derece.
Harb-i Umumî:
genel harb,
1914. 1918 yılları arasında ce-
reyan eden “Birinci Dünya Sa-
vaşı.”
harb:
savaş.
Hicrî:
tarih başlangıcı olarak
Hz. Muhammed’in hicretini
esas alan takvim.
hitap:
bir topluluğa karşı söz
söyleme.
hususî:
özel.
ima:
dolaylı olarak göstermek.
İşaratü’l-İ’caz:
Bediüzzaman
Said Nursî’nin, Risale-i Nur Kül-
liyatında yer alan bir eseri.
işaret:
gösterme, dolaylı bil-
dirme.
iştirak:
katılma.
ittifak:
birleşme.
kat’î:
kesin.
küsur:
fazlalar.
mana:
anlam.
mebde-i telif:
kitap yazmanın
başlangıcı.
milâdî:
Hz. İsa’nın doğumunu
1...,583,584,585,586,587,588,589,590,591,592 594,595,596,597,598,599,600,601,602,603,...1406
Powered by FlippingBook