bu belâya düştük. Şahsımdan binler defa daha ehemmi-
yetli olan risale-i nur’dan bahis ve işaretin yok mu?” de-
dim.
dedi: “Yalnız işaret değil, belki
Celcelûtiye
’mde tasrih
ediyorum.”
Ben bu cevaptan sonra kasaid-i Aleviyeden en meşhur
ve en ziyade esrarlı olan
Celcelûtiye
kasidesinde bu fıkra-
yı gördüm:
(1)
r
än
Qs
ƒn
æn
J G v
ô°p
S p
êr
ô° t
ùdG o
êGn
ôp
°S o
OÉn
?o
J @ k
án
fÉn
«n
H G v
ôp
°S p
Qƒt
ædG o
êGn
ôp
°S o
OÉn
?o
J
dikkat ettim, sarahat derecesinde risale-i nur’a bakar.
Ezcümle
:
Siracünnur
bir tek fark ile tam ve aynen ri-
sale-i nur’dur. Çünkü
Siracünnur’
da
elif
,
lâm
,
cim
ile be-
raber otuz dört eder. risalede
lâm
ve
he
otuz beş eder
ki, bir tek fark var. o tek fark elif’tir. o da bine işaret
eder. Hem birinci fıkra cifir ve ebcet hesabıyla, şedde sa-
yılmaz, bin üç yüz elli iki veya elli eder ki, bu tarih risa-
le-i nur’un gizlenmesine ve gizli parlamasına ve iştialine
tam tevafuk eder.
eğer
k
án
fÉn
«n
H
kelimesi sayılmazsa
(HaşİYe)
o vakit
G v
ôp
°S
keli-
mesinin ahirindeki tenvin, nun sayılır; bin üç yüz otuz üç
veya otuz beş olur ki, bu tarih risale-i nur’un mebde-i in-
tişarıdır.
HaşİYe:
k
án
fÉn
«n
H
kelimesindeki te vakfa rast geldiğinden he olur.
ahir:
son.
aynen:
tıpkı tıpkısına, aynıyla.
bahis:
bahsetme, konu yapma.
belâ:
musibet.
Celcelûtiye:
ebcet cifir hesabıyla
alâkalı Hz. Ali tarafından telif edi-
len Süryanîce bir kaside.
cifir:
harflere verilen sayı kıymeti
ile ibarelerden tarih veya isme dair
işaretler çıkarmak ilmi.
cim:
C harfinin Arabca adı olup eb-
cet hesabında üç sayısının
karşılığıdır.
ebcet:
Arab alfabesinde yirmi
sekiz harfe değer vererek tarih
ve hâdiseleri kaydetme ilmi.
ehemmiyetli:
önemli.
elif:
ebcet hesabında değeri
bir olan harf.
esrar:
sırlar.
ezcümle:
bu cümleden olarak.
fıkra:
bent, fasıl.
haşiye:
dipnot.
işaret:
gösterme, dolaylı bil-
dirme.
iştial:
parlama, alevlenme.
kasaid-i aleviye:
Alevî kasi-
deleri.
lâm:
Osmanlı alfabesinde
yirmi altıncı harf olup, ebcedî
değeri otuzdur.
mebde-i intişar:
yayılma, neş-
rolunmanın başlangıcı.
meşhur:
şöhretli.
sarahat:
açıklık.
Siracünnur:
Nurun lâmbası.
Nur külliyatında bir kitabın adı.
tasrih:
açık açık söyleme.
tenvin:
Arabca bir kelimenin
sonunu nun gibi okutmak
üzere konulan işaret.
tevafuk:
uygun gelme.
vakit:
zaman.
ziyade:
fazla.
1.
Nurun kandili gizli olarak yakılıp aydınlatılır. Kandiller kandili gizli olarak tutuşturulur; o da
tenevvür eder.
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
’
a
| 584 | Lem’aLar