Lem'alar - page 577

içinde çırpınırken, birden inayet-i rabbaniye imdada ye-
tişti. Birden o koca hapishaneyi bir dershane-i nuriyeye
çevirip bir medrese-i Yusufiye (
As
) olduğunu ispat ederek,
Medresetüzzehra kahramanlarının elmas kalemleriyle
nurlar intişara başladı. Hatta o ağır şerait içinde nurun
kahramanı, üç dört ay zarfında yirmiden ziyade Meyve
ve Müdafaat risalesinden yazdı. Hem hapiste, hem ha-
riçte fütuhata başladılar. o musibetteki zararımızı büyük
menfaatlere ve sıkıntılarımızı sevinçlere çevirdi.
(1)
r
ºo
µ`n
d l
ôr
«n
Nn
ƒo
gn
h Ék
Är
«n
°T Gƒo
gn
ôr
µn
J r
¿n
G?= '
ùn
Yn
h
sırrını tekrar gösterdi.
sonra birinci ehl-i vukufun, yanlış ve sathî zabıtlara
binaen aleyhimizde şiddetli tenkitleri ve Maarif Vekilinin
dehşetli hücumuyla beraber, aleyhimizde bir beyanname
neşretmesiyle, hatta bazı haberlerle bir kısmımızın ida-
mına çalışıldığı hengâmda, bir inayet-i rabbaniye im-
dadımıza yetişti. Başta Ankara ehl-i vukufunun şiddetli
tenkitlerini beklerken, takdirkârâne raporları, hatta beş
sandık nur risalelerinde beş on sehiv buldukları hâlde,
mahkemede onların sehiv ve yanlış gösterdikleri nok-
talar ayn-ı hakikat olduğunu ve onların sehiv ve yanlış
dedikleri maddelerde kendileri sehiv ettiklerini ispat etti-
ğimiz gibi, beş yaprak raporlarında beş on sehiv ve yan-
lışlarını gösterdik. Ve yedi makamata gönderdiğimiz
Meyve ve Müdafaaname risaleleri ve Adliye Vekâletine
gönderilen nurun umum risaleleri, hususan mahremle-
rin dokunaklı ve şiddetli tokatlarına mukabil tehditkârâ-
ne şiddetli emirler beklerken, gayet mülâyimâne, hatta
tesellikârâne Başvekilin bize gönderdiği mektubu gibi,
Lem’aLar | 577 |
Y
irmi
a
lTıncı
l
em
a
man’ın Doğuda (Van) yapılmasını
idarecilere teklif ettiği, fen ilimle-
riyle din ilimlerinin birlikte okutul-
masını düşündüğü üniversite.
menfaat:
fayda.
mukabil:
karşılık.
musibet:
felâket, belâ.
müdafaaname risaleleri:
Bediüz-
zaman Hazretleri ve Nur Talebe-
lerinin çeşitli mahkemelere sun-
duğu savunmaların yer aldığı
risale.
müdafaat risalesi:
Bediüzzaman
Hazretleri ve Nur Talebelerinin çe-
şitli mahkemelere sunduğu sa-
vunmaların yer aldığı risale.
mülâyimâne:
yumuşak ve uslu
bir şekilde.
neşir:
yayma, tamim.
nur:
aydınlık, ışık.
sathî:
yüzeysel.
sehiv:
hata, yanlışlık.
şerait:
şartlar.
takdirkârâne:
takdir ederek.
tehditkârâne:
tehdit savurarak.
tenkit:
eleştiri.
tesellikârâne:
teselli ederek.
umum:
bütün.
zabit:
tutanak.
zarfında:
süresince.
ziyade:
fazla.
adliye vekâleti:
adalet bakan-
lığı.
aleyh:
karşıt.
ayn-ı hakikat:
gerçeğin tâ
kendisi.
başvekil:
başbakan.
beyanname:
bildirge, tebliğ.
binaen:
-den dolayı.
dershane-i Nuriye:
Nur ders-
hanesi, Risale-i Nur okunan ve
okutulan yerler.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
kında bilgi ve yetki sahibi
olanlar.
fütuhat:
zaferler, fetihler.
gayet:
son derece.
hariç:
dışarı.
hengâm:
zaman, sıra.
hususan:
özellikle.
hücum:
saldırma.
idam:
yok olma.
inayet-i rabbaniye:
Allah’ın
inayeti.
intişar:
yayılma, neşrolunma.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
maarif vekili:
eğitim bakanı.
mahrem:
gizli olan.
makamat:
makamlar.
medrese-i Yusufiye:
iman ve
Kur’ân’a hizmetinden dolayı
tevkif edilenlerin hapsedildiği
yer manasında, hapishane.
medresetüzzehra:
Bediüzza-
1.
Bazen de sevmediğiniz bir şey, hakkınızda hayırlı olur. (Bakara Suresi: 216.)
1...,567,568,569,570,571,572,573,574,575,576 578,579,580,581,582,583,584,585,586,587,...1406
Powered by FlippingBook