Lem'alar - page 581

ihtiyâr ve kudretimizin haricinde bu üçüncü medrese-i Yu-
sufiyede vazife verildi.
evet, inayet-i İlâhiye, ihtiyarlığıma merhameten, kuv-
vetli ve gizli düşmanı bulunmayan gençliğime mahsus
olan mağaralarımı, hapishanenin tecrid-i münferit men-
zillerine çevirmesinde üç hikmet ve hizmet-i nuriyeye üç
ehemmiyetli faydası var:
Birinci hikmet ve fayda:
nur talebelerinin bu zaman-
da toplanmaları, zararsız olarak, medrese-i Yusufiyede
olur. Ve birbirini görüp sohbet etmek, hariçte masraflı ve
şüpheli olur. Hatta benimle görüşmek için bazıları kırk elli
lirayı sarf ederek gelip, ya yirmi dakika veya hiç görüş-
meden döner, giderdi. Ben bazı kardeşlerimi yakından
görmek için hapsin zahmetini severek kabul ederdim. de-
mek hapis bizim için bir nimettir, bir rahmettir.
İkinci hikmet ve fayda:
Bu zamanda nurlarla hizmet-i
imaniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı
dikkatlerini celp etmekle olur. İşte, hapsimizle, nurlara
nazar-ı dikkat celp olunur, bir ilânat hükmüne geçer. en
ziyade muannit veya muhtaç olanlar onu bulur, imanını
kurtarır ve inadı kırılır, tehlikeden kurtulur ve nurun ders-
hanesi genişlenir.
Üçüncü hikmet ve fayda:
Hapse giren nur talebeleri
birbirinin hâllerinden, seciyelerinden, ihlâs ve fedakârlık-
larından ders almalarıyla beraber, nurlar hizmetinde dün-
yevî menfaatleri daha aramazlar.
Lem’aLar | 581 |
Y
irmi
a
lTıncı
l
em
a
celp:
kendi tarafına çekmek.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
ehemmiyet:
önem.
fedakârlık:
kıymet ve ehem-
miyet verilen bir şey uğrunda
her şeyi gözden çıkarma.
hariç:
bir şeyin dışı dışarıda.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
hizmet-i imaniye:
imana ait
hizmet.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti.
hükmüne:
yerine, değerine.
ihlâs:
samimiyet.
ihtiyâr:
irade, istek, tercih.
ilânat:
ilânlar.
iman:
inanma, itikat.
inayet-i İlâhîye:
Allah’ın yar-
dımı.
kudret:
kuvvet, iktidar.
mahsus:
bir şeye has olan.
masraf:
harcama.
medrese-i Yusufiye:
iman ve
Kur’ân’a hizmetinden dolayı
tevkif edilenlerin hapsedildiği
yer manasında, hapishane.
menfaat:
fayda.
menzil:
yer, mekân.
merhameten:
acıyarak, mer-
hamet ederek.
muannit:
inatçı.
muhtaç:
ihtiyacı olan.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bakış.
nimet:
lütuf, ihsan.
rahmet:
merhamet etme, şef-
kat gösterme.
sarf:
harcama.
seciye:
yaratılış, tabiat.
tecrid-i münferit:
tek kişilik
hücre hapsi.
vazife:
görev.
zahmet:
sıkıntı, meşakkat.
ziyade:
çok, fazla.
1...,571,572,573,574,575,576,577,578,579,580 582,583,584,585,586,587,588,589,590,591,...1406
Powered by FlippingBook