Lem'alar - page 528

sinemada geçmiş zamanın gölgelerini hazır zamana ge-
tirmek cihetiyle, ölmüş olanları ayakta gezer suretinde
gösterdikleri gibi, aynen ben de, o vakit gördüğüm insan-
ları, ayakta gezen cenazeler vaziyetinde gördüm. Haya-
lim dedi ki: Madem bu kabristanda olanlardan bir kısmı,
sinemada, gezer gibi görülüyor; ileride kat’iyen bu kab-
ristana girecekleri, girmiş gibi gör. onlar da cenazelerdir,
geziyorlar.
Birden, kur’ân-ı Hakîm’in nuruyla ve gavs-ı Azam
Şeyh geylânî Hazretlerinin irşadıyla, o hazin hâlet, sü-
rurlu ve neşeli bir vaziyete inkılâp etti. Şöyle ki:
o hazin hale karşı kur’ân’dan gelen nur böyle ihtar et-
ti ki: senin, şimal-i şarkîde, kosturma’daki gurbetinde bir
iki esir zabit dostun vardı. Bu dostların her hâlde İstan-
bul’a gideceklerini biliyordun. sana birisi dese idi, “sen
İstanbul’a mı gideceksin, yoksa burada mı kalacaksın?”
elbette, zerre miktar aklın varsa, İstanbul’a ferah ve sü-
rurla gitmesini kabul edecektin. Çünkü bin birden, dokuz
yüz doksan dokuz ahbabın İstanbul’dadırlar. Burada bir
iki tane kalmış; onlar da oraya gidecekler. senin için İs-
tanbul’a gitmek hazin bir firak, elîm bir iftirak değil. Hem
de geldin, memnun olmadın mı? o düşman memleketin-
deki pek karanlık, uzun gecelerinden ve pek soğuk fırtı-
na kışlarından kurtuldun. Bu güzel, dünya cenneti gibi İs-
tanbul’a geldin.
Aynen öyle de, senin küçüklüğünden bu yaşına kadar,
sevdiklerinden yüzde doksan dokuzu, sana dehşet veren
kabristana göçmüşler. Bu dünyada kalan bir iki dostun
ahbap:
dostlar.
cenaze:
insan ölüsü.
cihet:
yön.
elîm:
çok acı verici, elemli.
esir:
savaşta düşman eline düşen
Y
irmi
a
lTıncı
l
em
a
| 528 | Lem’aLar
kimse.
ferah:
sevinç, sevinme.
firak:
ayrılık.
gurbet:
gariplik, yabancılık.
hâl:
durum.
hâlet:
hâl.
hazin:
hüzün veren, elemli.
iftirak:
ayrılma.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
irşat:
doğru yolu gösterme.
kabristan:
mezarlık.
kat’iyen:
kesin olarak.
Kosturma:
1916 yılında Bedi-
üzzaman Said Nursî’nin esir
olarak iki yıl kaldığı Sibirya’nın
Kosturma kasabası.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
nur:
aydınlık, ışık.
suret:
biçim, görünüş.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şimal-i şarkî:
kuzey doğu.
vaziyet:
durum.
zabit:
subay.
zerre:
pek ufak parça.
1...,518,519,520,521,522,523,524,525,526,527 529,530,531,532,533,534,535,536,537,538,...1406
Powered by FlippingBook