Lem'alar - page 535

program takdir etsin, ona göre manevî kalıba gelen zer-
ratı eritip döksün, tâ dağılmasın, intizamını bozmasın.
Hâlbuki her şeyin şekli, hey’eti hadsiz tarzlarda olabildiği
için, hadsiz had ve hesaba gelmez eşkâller, miktarlar için-
de bir tek şekil ve miktarda, sel gibi akan anasırın zerre-
leri dağılmayarak, muntazaman, miktarsız, kalıpsız, bir-
biri üstünde kitle hâlinde durdurmak ve zîhayata munta-
zam bir vücut vermek, ne derece imkândan, ihtimalden,
akıldan uzak olduğu görünüyor. elbette kimin kalbinde
körlük yoksa görür.
evet, bu hakikate binaen,
(1)
o
¬n
d Gƒo
©n
ªn
àr
LG p
ƒn
dn
h Ék
HÉn
Ho
P Gƒo
?o
?r
în
j r
øn
d $G p
¿o
hO r
øp
e n
¿ƒo
Yr
ón
J n
øj/
òs
dG s
¿
p
G
bu ayet-i azîmenin sırrıyla,
(HaşİYe)
bütün esbab-ı maddiye
toplansa, onların ihtiyarları da olsa, bir tek sineğin vücu-
dunu ve o vücudun cihazatını mizan-ı mahsusla toplaya-
mazlar. toplasalar da, o vücudun miktar-ı muayyenesin-
de durduramazlar. durdursalar da, daima tazelenmekte
olan ve o vücuda gelip çalışan zerratı, muntazaman çalış-
tıramazlar. öyle ise, bilbedahe, esbap bu eşyaya sahip çı-
kamazlar. demek sahib-i Hakikîleri başkadır.
evet, öyle bir sahib-i Hakikîleri var ki,
(2)
m
In
óp
MGn
h ¢m
ùr
Øn
æn
c s
’p
G r
ºo
µo
ã`r
©n
Hn
’n
h r
ºo
µo
?r
?n
NÉn
e
ayetinin sırrıyla, bü-
tün zeminin yüzündeki zîhayatı, bir sineğin ihyası kadar
kolay yapar. Bir baharı, bir tek çiçek kolaylığında icat
Lem’aLar | 535 |
Y
irmi
a
lTıncı
l
em
a
miktar-ı muayyen:
belirlenmiş,
biçilmiş ölçüler.
mizan-ı mahsus:
hassas terazi.
muntazam:
intizamlı, düzgün.
muntazaman:
düzenli olarak.
Sahib-i Hakikî:
eşyanın gerçek sa-
hibi olan Allah.
takdir:
değer biçme.
tarz:
biçim, suret.
zemin:
yeryüzü.
zerrat:
insanın bedenine gelen
zerreler.
zerre:
pek ufak parça.
zîhayat:
hayat sahibi, canlı.
anasır:
unsurlar, asıllar.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
ayet-i azîme:
büyük ve aza-
metli ayet.
bilbedahe:
açıktan, aşikâr ola-
rak.
binaen:
-den dolayı.
cihazat:
azalar, organlar.
esbab-ı maddiye:
maddî se-
bepler.
esbap:
sebepler.
eşkâl:
suretler, şekiller.
had hesaba gelmemek:
sınır-
sız ve sayısız olmak.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hakikat:
gerçek.
hâlbuki:
oysa ki.
haşiye:
dipnot.
hey’et:
şekil, suret.
icat:
yoktan var etme.
ihtimal:
olabilirlik.
ihtiyâr:
tercih, irade
ihya:
hayat verme, diriltme.
imkân:
mümkün olma, olabi-
lirlik.
intizam:
düzgünlük, nizam.
kitle:
kütle.
manevî:
manaya ait.
1.
Hac Suresi: 73.
2.
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman
Suresi: 28.)
HaşİYe:
Yani,
“Allah’tan başka bütün çağırdığınız ve ibadet ettiğiniz
şeyler toplansalar, bir sineği halk edemezler.”
1...,525,526,527,528,529,530,531,532,533,534 536,537,538,539,540,541,542,543,544,545,...1406
Powered by FlippingBook