İşaratü'l İ'caz - page 405

münasip sakinler bulunduğuna hükmeder. Ve o yüksek
kasırlara mahsus ve münasip hayat şartları vardır. Fakat
oraların sakinleri pek uzak olduklarından görünmemele-
ri, yok olduklarına delâlet etmez.
Binaenaleyh, arzın zevi’l-hayatla dolu olmasından
kat’iyetle anlaşılıyor ki; bu geniş boşlukta durmakta olan
semalarda, yıldızlarda burçlarda ve çok kısımlara münka-
sım ve müştemil semavatta, şeriatın “melâike” ile tesmi-
ye ettiği zîhayatlar mevcuttur.
İkinciMakam
Bundan evvel ispat ve izah edildiği gibi, hayat mevcu-
datın keşşafıdır, belki mevcudatın neticesidir. Binaena-
leyh, bu geniş fezanın sakinlerden ve şu yüksek semava-
tın şenliklerden hâlî olduklarının imkânı var mıdır?
evet, bütün ukalâ, akıl ve nakil ve manevî bir icma ve
ittifakla melâikenin mana ve hakikatlerine hükmetmişler-
dir; fakat, tabirleri çeşit çeşittir. Meselâ: Meşaiyyun, en-
va-ı mevcudatı idare eden ruhanî “mahiyet-i mücerrede”
ile, İşrakiyyun ise, “ukul ve erbabü’l-enva” ile, dinler da-
hi “melekü’l-cibal, melekü’l-bihar, melekü’l-emtar” gibi
tabirlerle tabir etmişlerdir. Hatta, akılları kör gözlerinde
bulunan maddiyyun taifesi de melâikenin manasını inkâr
etmeye mecal bulamadıklarından, fıtratın namuslarına
nüfuz eden “kuva-i sariye” ile tabir etmişlerdir.
Sual:
kâinatın irtibatını, hayatını temin için hilkatte
cereyan eden namuslar, kanunlar kâfi gelmez mi?
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
kasır:
saray, köşk.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
keşşaf:
keşfeden, gizli bir şeyi
meydana çıkaran.
kuva-i sariye:
akıcı ve gezici kuv-
vetler.
maddiyyun:
maddenin ezelî ve
ebedî olduğuna, sonradan yaratıl-
mamış bulunduğuna inananlar,
maddeye bağlı kalanlar, maddeci-
ler, materyalistler.
mahiyet-i mücerrede:
soyut ma-
hiyet, gerçek kimlik, yalın öz nite-
lik.
mana:
anlam.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
mecal:
güç, kuvvet, iktidar, takat,
tahammül.
melâike:
melekler.
melekü’l-bihar:
denizler meleği,
denizlere nezaret eden melek.
melekü’l-cibal:
dağlar meleği,
dağlara nezaret eden melek.
melekü’l-emtar:
yağmurla vazife-
li olan melek.
meselâ:
örneğin.
Meşaiyyun:
Meşaîler; Peygamber-
lere uymayıp sadece akıl ve fikir-
le gerçeği bulmaya çalışan sapkın-
lar; sadece akla uyup, vahye uy-
mayan imansızlar.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her şey, mahlûklar.
münasip:
uygun.
münkasım:
taksim edilmiş, kısım-
lara ayrılmış, bölünmüş.
müştemil:
şümulüne alan, içine
alan.
nakil:
Hz. Peygamberden gelen
hadisleri rivayet zincirleri ile aktar-
ma.
namus:
kanun, nizam.
nüfuz:
içe geçme, işleme.
ruhanî:
ruhtan ibaret olan melek.
sakin:
bir yerde oturan.
sakin:
oturan, ikamet eden.
sema:
gökyüzü, gök.
semavat:
semalar, gökler.
sual:
soru.
şart:
koşul.
şeriat:
İslâm dini ve prensipleri.
tabir:
ifade; deyim; yorum, yo-
rumlama.
taife:
takım, güruh.
temin:
sağlamlaştırma, sağlama.
tesmiye:
isimlendirme, ad verme.
ukalâ:
akıllılar, akıllı olanlar.
ukul:
akıllar, zihinler, uslar.
zevi’l-hayat:
hayat sahipleri, can-
lılar.
zîhayat:
hayat sahibi.
İşaratü’l-İ’caz | 405 |
m
elâikeYe
i
man
arz:
yer, dünya.
binaenaleyh:
bundan dolayı,
bunun üzerine.
burç:
güneş sisteminde yer
alan on iki takım yıldızın her
biri.
cereyan:
olma, meydana gel-
me.
delâlet:
delil olma, gösterme;
alâmet, işaret.
enva-ı mevcudat:
varlıkların
çeşitleri, türleri; çeşitli varlık-
lar.
erbabü’l-enva:
çeşitli tanrılar.
evvel:
önce.
feza:
kâinatta, yıldızlar arasın-
daki boşluk, uzay.
fıtrat:
yaratılış, tabiat, mizaç,
huy.
hakikat:
gerçek, doğru.
hâlî:
boş, bir şeyden uzak,
müstesna.
hilkat:
yaratılma, yaratılış.
hüküm:
karar vermek, öyle
olduğuna inanmak.
icma:
fikir birliği etme, görüş
birliğine varma.
idare:
döndürme, çevirme,
yönetme.
inkâr:
reddetme, inanmama,
kabul ve tasdik etmeme.
irtibat:
bağ, münasebet.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
İşrakiyyun:
gerçeklere ait bil-
ginin ancak riyazet yoluyla
nefsanî duygulardan arınan
kalbe doğacağını, sezgi ve il-
ham yoluyla marifetin elde
edileceğini kabul eden felsefî
akımın taraftarları.
ittifak:
birleşme, fikir birliği et-
me.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
kâfi:
yeterli.
1...,395,396,397,398,399,400,401,402,403,404 406,407,408,409,410,411,412,413,414,415,...576
Powered by FlippingBook