İşaratü'l İ'caz - page 400

Ve keza, her bir şeyde bir fayda, bir menfaat olduğu-
na remizdir.
Ve keza, beşer için her şeyde bir menfaati bulunduğu-
na remizdir. evet, hangi şey olursa olsun, beşere bir ci-
hetten bir istifadeyi temin eder; velev ibret almak için ol-
sun.
Ve keza, arzın karnında istikbal insanlarını intizar
eden pek çok rahmetin hazine ve definelerinin bulundu-
ğuna remizdir.
(1)
r
ºo
µ
n
d
car ve mecrurunun
(2)
¢p
Vr
Qn
’r
G ?p
a Én
e
üzerine tak-
dimi, beşere ait istifadelerin her gayeden evvel ve evlâ
olduğuna işarettir.
Umumu ifade eden
Én
e
her şeyde menfaatleri aramaya
insanları tergip ve teşvik içindir.
¢p
Vr
Qn
’r
G ?p
a
’daki
»/
a
’nin
'
¤n
Y
’ya tercihi, en çok menfa-
atlerin arzın karnında olduğuna ve arzın karnındaki eşya-
nın taharrisine insanları teşci ettiğine işarettir.
Ve keza, arzın içindeki maden ve maddelerin istifade-i
beşer için yaratılışı, arzın içinde henüz keşfedilemeyen
anasır ve maddelerden, tekâlif-i hayatın zahmetlerinden
müstakbelin insanlarını kurtaracak bazı gıdaî vesaire
maddelerin vücudu mümkün olduğuna delâlet eder.
(3)
Ék
©«/
ªn
L
arzdaki bazı eşyanın abes ve faydasız olduk-
larına ait evhamı defetmek içindir.
abes:
boş saçma, lüzumsuz ve ga-
yesiz iş.
anasır:
unsurlar, esaslar.
arz:
yer, dünya.
beşer:
insan, insanlık.
car:
Arapça başına geldiği kelime-
nin son harfine esre işaretinin ko-
nulmasına sebep olan edatlar.
cihet:
yön.
def:
ortadan kaldırma, yok etme,
giderme.
define:
kıymet ve değeri yüksek
olan şey, hazine.
delâlet:
delil olma, gösterme; alâ-
met, işaret.
evham:
vehimler, zanlar, kuruntu-
lar.
evlâ:
daha uygun, daha lâyık, da-
ha iyi.
evvel:
önce.
faide:
fayda.
gıdaî:
gıda olabilen, gıda cinsin-
den.
hazine:
zengin ve değerli kaynak.
ibret:
bir durumdan veya olaydan
ders alma, ders çıkarma.
intizar:
bekleme, gözleme.
istifade:
faydalanma, yararlanma.
istifade-i beşer:
insanın istifadesi,
faydası için.
istikbal:
gelecek zaman.
keza:
böylece, aynı şekilde.
maden:
toprakta filiz denilen bile-
şimler hâlinde bulunan, toprak al-
tında çıkarıldıktan sonra arıtılarak
kalıba dökülen madde.
mecrur:
son harfi esre olan
kelime.
menfaat:
fayda, kâr, gelir, ih-
tiyaç karşılığı olan şey.
müstakbel:
gelecek zaman.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara maddî ve ma-
nevî nimetler vermesi.
remiz:
işaret; istediğini işaret-
le ifade etme, ima.
taharri:
arama, araştırma.
tekâlif-i hayat:
hayatla ilgili
sorumluluklar, hayatın gerek-
leri, külfetleri.
temin:
şüpheyi giderme, sağ-
lamlaştırma.
tergip:
rağbet verme, istek-
lendirme.
teşci:
cesaret verme, cesaret-
lendirme.
umum:
bütün, herkes.
velev:
olsa da bile, hatta, ister.
vesaire:
ve başkaları, bunun
gibileri.
zahmet:
sıkıntı, eziyet, me-
şakkat.
1.
Sizin için. (Bakara Suresi: 29.)
2.
Yeryüzünde ne varsa. (Bakara Suresi: 29.)
3.
Hepsi, tamamı. (Bakara Suresi: 29.)
B
akara
S
ureSi
| 400 | İşaratü’l-İ’caz
1...,390,391,392,393,394,395,396,397,398,399 401,402,403,404,405,406,407,408,409,410,...576
Powered by FlippingBook