i
s
ƒ°n
S
Yani, “Muntazam, müstevî; envaı, eczaları mü-
tesavi olarak yarattı.”
s
øo
g
: Bu zamirin cem’i semavat olacak maddenin ne-
vilere münkasım olduğuna işarettir.
n
™r
Ñ°n
S
tabiri, semavat tabakalarının kesretine işarettir ve
bu tabakaların teşekkülât-ı arziyenin edvar-ı seb’asıyla sı-
fât-ı seb’aya münasebettar olduğuna imadır.
m
äGn
ƒ'
ªn
°S
: Bu semaların bir kısmı, seyyarat balıklarına
denizdir, bir kısmı da sabit yıldızlara mezraadır, bir kısmı
da sema çiçekleri hükmünde olan “derarî yıldızlar”a bah-
çe ve bostandır.
(1)
l
º«/
?n
Y m
Ar
Àn
T u
?o
µp
H n
ƒo
gn
h
: Bu
h
, atıf içindir. Hâlbuki, bu-
rada atfın tarafeyni arasında münasebet yoktur. öyle
ise, bu münasebeti bulmak için takdire ihtiyaç vardır.
Şöyle ki:
(2)
l
ôj/
ón
b m
Ar
Àn
T u
?o
c '
¤n
Y n
ƒo
gn
h
; öyle ise, bu büyük ecramın
hâlıkı odur.
l
º«/
?n
Y m
Ar
Àn
T u
?o
µp
H n
ƒo
gn
h
; öyle ise, o ecramdaki sanatı tan-
zim, tahkim eden odur.
İlsakı ifade eden
u
?o
µp
H
kelimesindeki
Ü
ilmin, malûm-
dan infikâk ve infisalinin mümkün olmadığına işarettir.
atıf:
bağlamak, yüklemek.
cem:
çoğul.
derarî:
parlak yıldızlar.
ecram:
kütleler, cansız cisimler;
gezegenler.
ecza:
cüzler, parçalar, kısımlar.
edvar-ı seb’a:
yedi devir, yedi dö-
nem.
enva:
çeşitler, türler, neviler.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şeyi
yoktan var eden.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
ilim:
bilgi, marifet.
ilsak:
ulaştırma, kavuşturma.
ima:
dolaylı, üstü kapalı ifade et-
me.
infikâk:
ayrılma, ayrışma, ayrı
düşme.
infisal:
olduğu yerden ayrılma,
yerini bırakıp gitme.
kesret:
çokluk.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
mezraa:
tarla, ekilecek yer.
muntazam:
nizamlı, intizamlı, dü-
zenli ve düzgün biçimde.
münasebet:
ilgi, ilişki, bağ.
münasebettar:
ilgili, alâkalı.
münkasım:
taksim edilmiş,
kısımlara ayrılmış, bölünmüş.
müstevî:
düz, her tarafı aynı,
bir.
mütesavi:
birbirine müsavi
olan, eşit olan.
nevi:
çeşit.
sabit:
hareket etmeyen yıldız.
sema:
gökyüzü, gök.
semavat:
semalar, gökler.
seyyarat:
gezegenler.
sıfat-ı seb’a:
yedi sıfat; Cenab-
ı Hakkın hayat, ilim, sem’, ba-
sar, irade, kudret, kelâm sıfat-
ları.
tabaka:
kat, katman.
tabir:
ifade.
tahkim:
kuvvetlendirme, sağ-
lamlaştırma, muhkem hale
getirme.
takdir:
Allah’ın takdiri, Allah’ın
ilmiyle belli bir düzen verme-
si.
tanzim:
düzenleme, sıralama,
tertipleme.
tarafeyn:
iki taraf.
teşekkülât-ı arziye:
dünyanın
şekillenmesi; ilk yaratılışı.
zamir:
ismin yerini tutan keli-
meler.
1.
O her şeyi hakkıyla bilendir. (Bakara Suresi: 29.)
2.
O her şeye hakkıyla kàdirdir.
B
akara
S
ureSi
| 402 | İşaratü’l-İ’caz