İşaratü'l İ'caz - page 383

demek bir zîhayatın cesedi, birinci inkılâbın birinci va-
ziyetinden başlamak üzere daima teceddüt eder, tazele-
nir. Yani bir libastan, bir kıyafetten çıkar, daha güzel bir
libasa, bir kıyafete girer ve hakeza, böylece saadet-i ebe-
diyeye mazhar oluncaya kadar devam eder. Binaenalâ-
hâzâ, bir zîhayatın şu müteselsil vaziyetlerine bakan bir
adam, nasıl inkâra cesaret edebilir?
ó
®
ò
Şimdimezkûrayettekicümlelerinhey’etlerinden
bahsedeceğiz.
Birincicümle
:
(1)
$Ép
H n
¿ho
ôo
Ø`r
µ
n
J n
?r
«n
c
.
Bu cümle ile yapılan istifham, o kâfirlerin zihinlerini,
gözlerini yaptıkları kötülüğe, fenalığa çevirtir; tâ ki, biz-
zat şekavetlerini görsünler. Belki insafa gelip ikrar eder-
ler.
(2)
n
¿ho
ôo
Ør
µ`n
J
’deki hitap, Cenab-ı Hakkın şiddet-i gazabı-
na işarettir. Çünkü gaipten hitaba yapılan iltifat, ya şid-
det-i hiddete veya kesret-i muhabbete işarettir.
n
¿ho
ôo
Ør
µn
J
’ye bedel
(3)
n
¿ƒo
æp
erD
ƒo
j n
’nin zikredilmemesi, onların şiddet-i
inatlarına işarettir. Çünkü onların, hakkaniyeti delâille sa-
bit olan imanı terk ve butlanı bürhanlarla sabit olan küf-
rü kabul ettiler.
iltifat:
güzel sözler söyleyerek bi-
rini samimî olarak okşama.
iman:
inanma, itikat.
inkâr:
Allah’ın varlığına, birliğine
inanmama, kabul ve tasdik etme-
me.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
istifham:
anlamak için sorma.
kâfir:
Allah’ı ve İslâmiyeti inkâr
eden, dinsiz.
kesret-i muhabbet:
çok sevgi,
bolca dostluk.
kıyafet:
kılık; bir şeyin dış görünü-
şü.
küfür:
Allah’ın varlığına, birliğine
inanmama, müşriklik, imansızlık.
libas:
kıyafet, elbise, giyilecek şey,
giysi.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
müteselsil:
teselsül eden, birbiri-
nin ardından gelen, zincirleme gi-
den, zincirleme.
saadet-i ebediye:
sonu olmayan,
sonsuz mutluluk.
sabit:
ispat edilmiş, ispatlanmış.
şekavet:
şakilik, eşkıyalık, hay-
dutluk.
şiddet-i gazap:
kızgınlık şiddeti,
çok sert öfke.
şiddet-i hiddet:
hiddetin sertliği,
kızgınlık derecesi.
şiddet-i inat:
inat derecesi, pek
fazla ayak direme.
teceddüt:
tazelenme, yenilenme.
vaziyet:
durum.
zîhayat:
hayat sahibi.
zihin:
bilinç, dimağ.
zikir:
anma, anılma, adını anma,
hatıra getirme, iyilikle anma.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
bedel:
bir şeyin yerini tutan,
karşılık.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
binaenalâhâzâ:
bundan dola-
yı, buna binaen, bunun üzeri-
ne.
bizzat:
kendisi, şahsen.
butlan:
batıl, hükümsüz olma
hâli.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
cenab-ı Hak:
hakkın ta kendi-
si olan şeref ve azamet sahibi
Allah.
ceset:
vücut, beden.
delâil:
deliller, bürhanlar, ispat
vasıtaları.
gaip:
görünmeyen, hazır ol-
mayan, yok olan, kayıp.
hakeza:
böylece, bunun gibi.
hakkaniyet:
hak ve adalete
uygunluk, hak ve doğruluktan
ayrılmama.
hey’et:
şekil, suret.
hitap:
söylevde bulunmak,
konuşmak.
ikrar:
saklamayıp açıktan söy-
leme. inancını, fikrini açığa
vurma.
1.
Nasıl Allah’ı inkâr ediyorsunuz? (Bakara Suresi: 28.)
2.
İnkâr ediyorsunuz. (Bakara Suresi: 28.)
3.
İman etmiyorsunuz.
İşaratü’l-İ’caz | 383 |
h
aYaT ve
Ö
lüm
1...,373,374,375,376,377,378,379,380,381,382 384,385,386,387,388,389,390,391,392,393,...576
Powered by FlippingBook